Çocuklar çizgi film izlerken ben de onlara eşlik ediyorum. Esprilere, konulara dikkat ediyorum. Bazen de ben de bir şeyler öğreniyorum. En son kaptığım bilgi de 'Yürüyen Ağaçlar' oldu! Hemen yürüyen palmiyeleri araştırdım.
Yüzüklerin Efendisi filmindeki Ent'leri ben de gördüm ama o filmdi sonuçta, benim bahsettiğim gerçekten yürüyen ağaçlar...
Orta ve Kuzey Amerika'nın tropik yağmur ormanlarında görülen palmiyelerin orjinal adı Socratea Exorrhiza imiş.
Ağacın toprağının zamanla aşınması nedeniyle ya da güneşe daha iyi ulaşabilmek amacıyla yeni kökler üretip, 1-20 metre kadar alanda yer değişikliği yapabiliyormuş. Tabi bu öyle bir anda, bir günde olabilecek bir şey değil. En az bir yılda bu mesafeyi kat edebiliyormuş.
Doğada mucizeler bitmiyor işte...
Maalesef insanlar bu ağacın köklerini koparıp ticarete döküyorlarmış. Yürüyen ağacın köklerinin iç kısımları afrodizyak olarak satılıyormuş. Bu gidişle bu ağaçların da kökü kuruyacak gibi duruyor. Doğaya saygı...
Doğaya saygı deyince de aklıma Atatürk'ün yürüyen köşkü geldi aklıma. Köşkün yanındaki çınar ağacının kesilmesi gerektiğini söyleyenlere 'köşkün yerini değiştirin' demiş. İstanbul'dan Yalova'ya getirilen raylarla köşk yaklaşık 5 metre kadar kaydırılıyor.
Yürüyen ağaç mıı, diye şaşırarak okudum :) Ve öyle bir dönemin insanlarıyız ki hiçbir şeyi sevmiyoruz, özen göstermiyoruz.
YanıtlaSilah maalesef öyle ...
SilUzun zaman sonra blog yazına denk gelmek ne iyi oldu.
YanıtlaSilteşekkür ederim
Silokuma listesinin yeri değiştiğinden beri ben de çok okuyamıyorum takip ettiğim blog sitelerini
vay be hıc duymamıstım sayende bırsey daha ogrendım<3
YanıtlaSil