İkinci bebekte yenidoğan fotoğraf çekimi daha hamile iken hayal ettiğim şeylerden bir tanesi idi. Badem kızımın doğumunda hastanede birkaç fotoğraf haricinde çok büyük bir arşivimiz yok. Berke'nin hastane çekimleri, yenidoğan fotoğraf çekimi oldu, hem de ablasıyla!
Düğün, doğum, mezuniyet gibi özel zamanlarda fotoğraf çekimi için bir profesyonel ile çalışmanın önemini çok iyi bilirim. Düğünüme ait fotoğraf ve video çekimlerini düşünürsek :)) Neyse ki düğünden önce Zümrüt'e gidip fotoğraf çektirmişiz :) Neyse yıllar geçtikçe biz de tecrübe kazanıyoruz diyelim :)
Doğum ve bebek çekimi bence çok daha özel. Tanıdığınız, güvendiğiniz yada tavsiye aldığınız bir kişiyi bulmanız gerekiyor. Ben bu yönden çok şanslı idim: Çok sevdiğim, canım arkadaşım Alev #3Aphotography hamilelik duyurusu fotoğraflarımı, 9. ay çekimlerimi, hastane ve yenidoğan fotoğraflarımı öyle güzel yaptı ki ben de arkadaşlarım da ba-yıl-dık!
Sevgili Alev'in elinden hastane odası çekimleri daha önce yazmıştım. Linke tıklayarak görebilirsiniz.
Bebeğimiz Berke doğduktan iki hafta sonra çekimler için Alev bize geldi. Yenidoğan çekiminde kullandığı malzemeler ile.
Mavi renkli bulutlu abla kardeş şapkalar @hanimzade'den, turuncu tulum @yumakyunler'den, ponponlu ve beyaz şapka-şort takım Nazmiye abladan hediye.
Bebeği bol bol soyduk, bez üzerine şort yada sadece şapka ile çekim yaptık. Çekim aralarında battaniye ile sardık, hiç üşütmedik. Malum mart ayı içinde idik.
Ablasının da gönlünü yaparak, son derece keyifli bir çekim günü oldu. İyi ki fotoğraflarımızı sen çekmişsin Alevcim, teşekkürler...
İkinci kez anne olmak birinci ile aynı olmuyormuş. Bunu zaten hamilelik döneminde tespit etmiştik. Hamilelik belirtileri ve sıkıntıları da bambaşka oldu ikinci bebekte. Doğum sonrası duygular hele bir de evde büyük kardeş var ise daha da başka...
İlk bebekte ne oldu, neler oluyor, ben anne mi oldum, yeterli olabilecek miyim bebeğime, yani büyüdüm mü, hep ağlayacak mı, onu nasıl büyüteceğim gibi türlü türlü sorular ile eve gelirken;
ikinci bebekte ablası/abisi ne hisseder, acaba kardeşe tepki verecek mi, içine mi atacak duygularını, kıskanacak mı, huyları değişecek mi, okulda ilgisi azalır mı gibi gibi daha çok büyük kardeşe dair sorular oluyor anne ve babada...
Öncelikle evde büyük kardeş var ise size tavsiye edebileceğim noktalardan bahsetmek istiyorum.
- panik olmayın
- çocuğunuza da bebeğinize de bakabilirsiniz
- doğum sonrası eve dönüşte elleriniz boş içeri girin. Eve girer girmez büyük kardeşi kucaklayın.
- büyük kardeş ile iletişim kurmaya devam edin, sadece bebekle ilgilenmeyin
- bebeğin size çok ihtiyacı var elbette ama temel ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra büyük kardeşe vakit ayırın, babadan yada çevrenizden destek alın
- kıskanıyor mu sorularını duymaması için elinizden geleni yapın, toplum içinde kıskançlık yada tepkilerden bahsetmeyin
- bebek görmeye gelenlerin bebek için getirdiği hediyeleri ortalıkta bırakmayın, değişim kartları varsa büyük kardeş için alışveriş yaparak değerlendirin
- Büyük kardeş kardeşinin de kendisinin de sevildiğini hissetmeli. Aile içindeki sevgi ve güven ortamı korunmalı.
- Lohusalık sendromu ile gergin hissettiğiniz anlarda büyük kardeşe tahammülsüzlük yapmaktan kaçının. Nasıl düşünemiyor, neden ilgi çekmeye çalışıyor diyerek sıkıntıların üzerine gidip konuyu dillendirmeyin.
- Büyük kardeş duygularını yaşamalı, duygularını gizlememeli. Duygularından ötürü onu küçümsemeyin. Duygularını gizlemek yerine sizinle paylaşması için cesaretlendirin. Mesela emzik üzerine epey ilgili olduğunu gördüğüm kızıma yedek emziği denemeyi ister misin diye sormuştum. Gözlerinin içi parladı ve tabi ki denemek istedi. Denedikten sonra bir daha emzik ile pek ilgilenmedi. Tabi bizim abla 6 yaşında! Daha küçük olsa farklı sonuçları olabilirdi değil mi?
Size bir de çevrenizdeki anneler için neler yapabilirsiniz, ondan bahsetmek istiyorum. Eğer yeni doğum yapmış bir anne varsa yakınınızda ona yardımcı olmayı teklif edebilirsiniz. Bazen yardım etmek bebekle ilgilenmek, bazen de ev işlerinde yardımcı olmak, bazen de sadece dinlemek olabilir. Mesela ben ilk bebeğimde evde temizlik yapmayı istiyordum çılgın gibi. Birisi gelse de bebekle ilgilense ve ben de yerleri silsem diye hayal ettiğim olmuştu. Şimdi ikinci lohusalıkta, birisi bebekle ilgilense ben de kızımla özel vakit geçirsem dediğim oluyor. Neyse ki Allaha şükür artık öyle bir imkanımız var.
İlk bebekte dışarıdan yardım talep etmek annenin aklına gelmiyor yada istemiyor ama ikinci bebeklerde yardım ve desteğe daha açık oluyoruz.
Size yazdıklarım birebir yaşadığımız olaylar ve kendi tecrübelerimiz ile alakalıdır. Sizin ikinci bebekle ilgili farklı deneyimleriniz varsa hadi yorum kısmına yazın, yeni annelere ve çevresine faydamız olsun.
Ali Berke 3 aylık oldu bile. Çok şükür, bin şükür.
02.Mart.2016 Çarşamba günü sabah tam 08.21 de dünyaya gelen ikinci bebeğimiz artık 3. ayını doldurmak üzere.
Miniğimiz, ailemizin en genç üyesi günden güne büyüyor. Dünyayı keşfediyor. Bu ay gelişiminde neler fark ettik, tarihe not olsun, yıllar sonra okusun, okuyalım diye biriktirmeye devam ediyoruz.
Her ay için, doğum yaptığım hastanede, onu ilk muayene eden doktor bey ile randevumuz oluyor. Ablası da aynı hastanede, aynı doktorda kontrol oluyordu. Bebeklerimin gelişiminde kilo ve boy ortalama düzeyde devam etti. Ancak Ali Berke ablaya göre daha iri gidiyor... Ortalama değerlerin içinde her ikisinin gelişimi de. Kilolu çocuk sağlıklıdır diye bir kural yok.
Dünyayı keşfediyor
Ali Berke dünyayı keşfetmeye ellerinden başladı! Yumuk yumuk ellerini her fırsatta ağzına götürüyor. İştahlı iştahlı yalıyor ellerini.
Ayaklarıyla tekmeler atarken elleri kolları da boş durmuyor. Bir heyecan ve hareket hali her daim :)
Başını dik tutma konusunda ilerleme kaydetti.
Anneyi tanıyor
Artık beni, ablasını ve babasını tanımaya başladı. Bizi görünce gülücükler atıyor. Aslında onunla konuşan herkese gülücük atıyor desem daha doğru olur. Muhabbet istiyor :)
Konuşmalarımızla değişik sesler ve tonlarla cevap veriyor.
Saçları dökülmeye başladı. Çarşaflarda minik saçlarını görüyoruz.
Dönence ve oyun halısı
Oyun halısında vakit geçirmeyi seviyor. Oyun halısı hakkında yazmıştık daha önce, okuyabilirsiniz.
Tiny Love yatağın dönencesini de çok seviyor. Hem ışıklı hem de sesli.
Müzik dinlemeyi seviyor. Arabada, yolculukta eğer huysuzluk yaparsa müziğin sesini yükseltiyoruz, sakinleşiyor.
Bu ay Rotarix aşısının ilk dozunu da yaptırdık. Ağızdan şırınga ile uygulanan bu aşıyı devlet karşılamıyor. Ücretli ve özel bir aşı. Yan etkisi yok, kusmalı ishal için koruyucu.
Ve Ali Berke'den bir gelişme daha; maşallahınızı alırız ;)
Ali Berke artık kendi yatağında, odasında yatıyor geceleri...
Bu ayın gelişiminden notlarımızı yazdık ki bebeğimiz büyüdüğünde okusun, hatta ablası okur ona seneye belki :)
Bebeklerimiz sağlıkla, sevgi dolu büyüsünler...
Geçtiğimiz hafta Hero Baby yenilenen tahıllı kaşık mamaları hakkında bilgi almak üzere blog yazarı anneler ile bir araya geldik. Ben de yakında ek gıdaya başlayacak bebeğim için bilgileri tazelemek adına pür dikkat konuyu dinledim ve notlarımı aldım.
Şimdi 6 yaşında olan Bade kızım için 4. ayda doktorumuzun önerisiyle ek gıdaya geçmiştik. Doktor kontrolünde kilo alımı yetersiz olunca ek gıda ve kutu mamalar ile tanışmamız normalden biraz daha erken oldu. O gün çok üzülmüş, ağlamış ve kendimi de yetersiz hissetmiştim. Markette mama kutularına uzun uzun bakmış, neredeyse hepsinden birer çeşit almıştım. Ek gıdayı emzirme sonrasında veriyordum. Devam sütü yerine tahıllı kaşık mamalarını tercih ediyordum. Böylece 13 ay boyunca kızımı emzirdim.
Berke bebeğim neredeyse 4 aylık olacak ve çok şükür sadece anne sütü ile beslenmeye devam ediyor. Ancak 6. aydan sonra ek gıdalarla tanışacağız tabi ki. Bu toplantı sayesinde hem bilgilerimi tazeledim hem de yeni bilgiler edindim. Sizlerle de notlarımı paylaşacağım.
Bebeklerin ek gıdaya geçişinde sofra yemeklerine ve sebze çorbalarına ilaveten onlara özel olarak üretilmiş beslenme ürünleriyle bu dönem zenginleştirilmeli. Bebek beslenmesi ve ek gıdaya geçiş dönemi hakkında Kanuni Sultan Süleyman Üniversitesi Yenidoğan Uzmanı Doçent Doktor Merih Çetinkaya ve Hero Baby Pazarlama Müdürü Aslı Çetin sorularımızı yanıtladı.
Doçent Doktor Merih Çetinkaya sözlerine tabi ki ilk 6 ay sadece anne sütü diyerek başladı. Araştırmalara göre ülkemizde ek gıdaya geçişin 2. ayda olduğunu duyunca çok şaşırdım.
- Bebek beslenmesinde amaç sadece bebeğe kilo aldırmak değil, bebeğin ve ihtiyaçlarına uygun olarak zengin beslenmesi olmalıdır.
- Tamamlayıcı besinlere zamanında (en erken 17. hafta, en geç 26. haftadan önce) değil de daha geç başlanırsa, yetersiz beslenme sonucunda büyüme ve gelişme geriliği, yetersiz lif tüketimi sonucunda kabızlık,çiğneme ve yutmayı öğrenmede problemler ortaya çıkabiliyor.
- Pazardan alınan meyve ve sebzeler bebekler için tehlike oluşturabilecek pestisit ve bulaşanlar içerebilir. Kontrollü tarım ile üretilen sebze ve meyveleri tercih etmeli.
- Enerji ve lif kaynağı tahıllar, bebeğin enerji üretmesi ve beyin aktiviteleri için önemli bir yere sahip olup, zengin lif içeriğiyle bebeklerin bağırsaklarının da sağlıklı çalışmasını sağlar.
- Demir eklenen tahıllar, demir eksikliğine bağlı aneminin önlenmesine yardımcı olur.
- Bebeklerin 6. aydan sonra tahıllarla tanışması gereklidir. Tahıllarla geç tanışan ve tek çeşit besinle büyüyen bebeklerde obezite, çölyak, diyabet benzeri hastalıkların görülme riski artabilir.
- Bebekler için özel olarak üretilmiş tahıllı ek gıdalar besin değerleri, vitamin-mineral oranı açısından ve yarı sindirilmiş olması sebebiyle sofra yemeğinden daha besleyicidir. Bebekler için özel üretilmiş tahıllı ek gıdalar alfa amilaz enzimi ile yarı sindirilmiş hale getiriliyormuş. Ayrıca 8 farklı tahıl çeşidini bir arada sunan bu ek gıdalar mutfaklarımızda bulunmayan tahıllardan da faydalanılmasını sağlıyor. Hero Baby tarafından üretilen kaşık mamaları, alfa amilaz enzimi ile yarı sindirilmiş halde 8 farklı tahılı bir arada sunuyormuş.
- Bebekler için üretilen besin paketlerinin ön yüzünde mutlaka ''Bebek ve Küçük Çocuk Ek gıdası'' ifadesi yer almalıdır. Hero Baby ürünleri de 0-3 yaş bebek ve küçük çocuk beslenme tebliğine göre üretilmektedir. Koruyucu katkı maddesi içermemektedir.
Hero Baby, logosunu yenilediği gibi, Dünya Sağlık Örgütü'nün bebek beslenmesi için son önerdiği şeker oranlarını dikkate alarak tahıllı kaşık mamalarının içeriğini de güncelledi. İçindeki şeker oranını azalttı. Böylece Hero Baby piyasadaki şeker oranı en düşük tahıllı kaşık mamalarını tüketiciye sundu.
Bebeklerin hazımsızlık çekmemesi için kaşık mamaları, sindirimi kolaylaştıran Enzimatik Hidroliz yöntemi ile hazırlanıyor.
Uzmanlar ilk adımda 'Pirinçli', sonra 'İrmikli' ve daha çok tahıllı beslenme için '8 Tahıllı' çeşitlerini öneriyor.
Yeni çeşitleri incelediğimde Sütlü Rezeneli 8 Tahıllı gece maması dikkatimi çekti.
Bade kızım en çok irmikli meyveli çeşitlerini severdi, bakalım Berke hangilerini sevecek?
Bir pazar günü Kadıköy'de çoluk çocuk gezdik. Kadıköy'ün bende yeri ayrıdır. Gençliğimizde biz Kadıköy'de takılırdık diyeceğim olmayacak, biz hala genciz :)) Öyleyse daha detaylı anlatayım.
Biz küçükken ailemiz apartmanın bahçesinde oynamamıza izin verirdi, bahçeden çıkmazdık. Biraz büyüdük caddeye inmeye başladık, Bağday Caddesi! Lise çağına geldik, Kadıköy'e gitmemize izin verilmeye başladı... Yani Kadıköy bizim için son nokta idi! Evden olabildiğince uzak :))) Bu arada ev: Erenköy'de :))
Lisede Kadıköy'e gittik dediysem öyle her gün değil arada bir, asıl kırılma noktası üniversite döneminde oldu. Erenköy'den Beyazıt'a gitmek için haftanın beş günü Kadıköy iskeleden Eminönü'ne geçerdik. Arkadaşım Tuğba ile minibüste buluşamadıysak Haldun Taner'in önünde buluşurduk.
Beşiktaş iskelesinin yanında küçük taburelerin bulunduğu çaycılar vardı. Yan yana sıralanmış çay ocakları gibi diyelim, biz hep aynı yere giderdik. Taburelerde çay içelim derdik. Tabureli çaycıların arkasında kuşçular ve bir de otobüs durağı vardı. Şimdi oralar bomboş...
Eşimle Kadıköy sokaklarında çok gezdik. Ama bu pazar iki çocuğumuzla ilk defa Kadıköy'de idik. Bade ile sokaklarda gezerken, hatıraları anlatırken sanki o günlere döndük. Berke'nin ağlaması ile kendimize geldik. Böyle hatıralara arada bir dönüş yapmak güzel oluyor. Kadıköy bize iyi geldi, çok şükür.
Kişisel bakım ve temizlik hakkında çok konuşmuyoruz. Toplum olarak bazı konularda araştırmaya açık ancak paylaşmaya mesafeliyiz. Kadınlar için temizlik hakkında ulaştığım bazı bilgileri sizinle de paylaşmak istedim.
Kişisel bakım türlerinden intim temizlik için nelere dikkat ediyorsunuz?
Genital bölge yağ ve ter bezlerinin yoğun olarak bulunduğu bir alandır. Temizlendikten sonra kuru tutulmalıdır. Özellikle regl dönemlerinde temizliğe daha fazla özen gösterilmelidir. Pedler en fazla 3-4 saatte bir değiştirilmelidir. İntim bölgesi sık sık temizlenmeli ve temizlik sonrası bölge kurulanmalıdır. Enfeksiyon kapmaya müsait bir alan olduğundan hijyen bakım oldukça önemlidir.
İntim temizliğinde nelere dikkat etmeli?
Alkol ve sabun içermeyen ürünler tercih edilmeli. Bölgenin pH değerini dengede tutmak mühim.
Ayrıca kullanılacak ürünün dermatolojik olarak test edilip edilmediği sorgulanmalı.
Pamuklu çamaşırlar tercih etmeli, sık değiştirilmelidir.
GYVNA intim yıkama jeli de özel bölgenin doğal yapısı ile uyumlu hassas formülü ile gün boyu temizlik ve ferahlık vaat ediyor.
Regl döneminde irritasyona daha yatkın olan bölgenin temizliği için bölgeye özel bir ürün tercih edilmelidir. Hamilelik döneminde pH değerindeki değişimler ve zayıflamış bağışıklık sistemi nedeniyle enfeksiyona daha yatkın olabilir. Yine menopoz döneminde de östrojen seviyesinin düşmesi, pH'ın artması ve laktik asit bakterilerin azalmasıyla ortaya çıkan vajinal kuruluk kişisel bakımın ihmal edilmemesi gereken önemli dönemlerden biri oluyor.
Kendinize güvendiğiniz, tertemiz, ferah hissettiğiniz günleriniz bol olsun...
Geçtiğimiz günlerde sağlık, doğru beslenme ve yenilikler hakkında bilgiler almak üzere Ender Saraç ile bir araya geldik. Malum yaz da geldi, hepimizde bir fit olma sevdası... Bir de benim doğum sonrası toparlanma heyecanım derken bu toplantıya tabi ki katıldım.
Ender bey ile önce sağlıklı beslenme hakkında konuştuk. Chia tohumu, sebzeli mini börek, manda yoğurdu, kırmızı biber, bol yeşillik derken bazı tüyolar da aldık. Ender bey düzenli spor yapmanın sağlıklı beslenme gibi önemli olduğunu söyledi. Spor yaptıkça mutluluk hormonlarının salgılanması da artıyor. Egzersiz, zayıflamaktan önce kas kaybını azaltır, yağ yakımını hızlandırır dedi.
Tatlı krizleri için tarçın öneriyor.
Ender Saraç ile sohbet ederek biz de böyle birkaç tüyo aldık. Sağlıklı yaşam ve spor için motive olduk diyebilirim.
Aynı gün bir de yeni bir uygulama olan ZELTIQ COOL tanıtımı yapıldı.
Zeltiq CoolMini gıdı, diz kapağı, omuz çevresi gibi bölgelerde biriken yağlardan kurtulmak için geliştirilmiş bu uygulama bahsedilen bölgelerde etkin bir sonuç vaad ediyor.
Kiloları verdiniz, egzersize devam ediyorsunuz diyelim, vücutta belli bölgelerde görülen bu yağ birikintileri sporla yada diyet yaparak atamıyorsunuz. Ameliyat ve cerrahi müdahale hem risk hem de maddi açıdan zorlayıcı görünüyor. Bu durumda Zeltiq Cool, zayıflama cihazlarının ulaşamadığı bu bölgelerle ilgili sıkıntılarınıza çare olabiliyor.
Zeltiq Cool Harvard Üniversitesi bilim insanlarınca geliştirilmiş FDA onaylı ve patentli!
- Zeltiq CoolMini nasıl çalışıyor?
Başta gıdı olmak üzere küçük bölgelerde biriken yada yapısal olarak var olan yağları soğutarak etkisizleştiriyor. Vücuttan doğal biçimde atılmasını sağlıyor.
- Zeltiq CoolMini nasıl uygulanıyor?
Yaklaşık 1 saat süren işlem sırasında acı hissi olmuyor, sosyal hayat aynen devam ediyor. İşlem sonucu 30 gün sonunda alınmaya başlıyor. İkinci ayın sonunda gözle görülür bir iyileşme sağlanıyormuş.
- Zeltiq CoolMini kimler için uygundur?
Hamileler hariç her yaşta, cinsiyette ve kiloda uygulanabiliyor.
- Zeltiq CoolMini uygulama bedeli nedir?
Uygulama seansı 750 USD imiş. 1 yada 2 seans uygulama gerekebiliyor.
Siz de bu mini bölgelerdeki yağlanmalardan şikayetçi iseniz Ender Saraç Hay Sağlık Merkezi ile iletişime geçebilirsiniz.
Kanada, eğitim sistemi ile dünyanın başarılı ülkeleri arasın en üst sıralarda bulunuyor. Bu başarılı eğitim sistemini ise Kanada Eğitim Bakanlığı'nın girişim ve desteği ile hali hazırda 14 ülkede uyguluyor. Türkiye de bunlardan bir tanesi.
Geçtiğimiz hafta blog yazarı anneler ile Kanada Okulları'nın yeni kampüsü Ulus'ta idik. Kanada Okulları yönetimi ile yaptığımız toplantıda dikkatimi çeken noktaları ve notlarımı da sizinle paylaşacağım.
Öncelikle belirtmeliyim ki Kanada Okulları Ulus Kampüsü manzarası ve konumuyla süper. Ulus'ta Portakal Yokuşu'nda biraz içeride bulunan okulun bahçesi de etrafı da yemyeşil. Boğaz manzarası ise insanın içini açıyor. Bence çocuğunu okula getiren veli bir müddet manzarayı izler, derin bir nefes alır hatta okul çıkışına kadar çocuğunu okulun bahçesinde bekleyebilir...
Ulus kampüsünde anaokulu sınıflarının geniş camları var, sınıflar epey aydınlık. Yaz olsun kış olsun çocuklar her gün mutlaka dışarı çıkarılıyor imiş, buna bayıldım.
Kanada Okulları ne zaman açıldı?
Kanada ile Türkiye arasında akademik işbirliği süreci 2008'de başlamış. Araştırma ve hazırlık süreci sonrasında 2010 yılında Türkiye'de Kanada Okulları açılması için resmi çalışmalar başlamış. Okul lokasyonlarının seçilmesi, okul binalarının hazırlanması, Kanada eğitim sisteminin Türkiye'ye en uygun şekilde adapte edilmesiyle 2015-2016 eğitim yılına Kanada Anaokulu ile başlandı. Anaokulunda kullanılan tüm mobilyalar Kanada'dan getirilmiş. Mobilyalar doğal malzemelerden tercih edilmiş.
Levent ve Çamlıca kampüslerinden sonra 2016-2017 eğitim yılı için Ulus kampüsünde üçüncü anaokulu yanında ilk Kanada İlk Okulu'nu açıyor. Okul öncesi eğitim ile başlayarak lise son sınıfa kadar sürecek bir eğitim sistemi kurmayı planlıyorlar. Kanada Okulları öğrencileri eğitimlerine istedikleri zaman Kanada'da devam edebiliyorlar.
Neden Kanada Okulları diye soracak olursanız,
1- Dünyanın en başarılılarında bir tanesi olan Kanada eğitim sistemi
2- Kanadalı öğrencilerle eşit eğitim olanağı
3- Sınıflarda iki öğretmen
4- Kanada Eğitim Bakanlığı tarafından atanan Kanadalı öğretmenler
5- Her sınıfta bir Türk öğretmen
6- Anaokulundan itibaren yabancı dil eğitimi: İngilizce ve Fransızca
7- Erken Çocukluk Kabul Değerlendirmesi Türkiye'de ilk kez ve sadece Kanada Okulları'nda uygulanıyor. Bu değerlendirme ile öğrencilerin öğrenme eğilimleriyle ilgili bilimsel sonuçlar ortaya çıkabiliyor.
8- Kanada üniversitelerine doğrudan geçiş hakkı
9- Organik yaşam felsefesi okulun beslenme sisteminde etkin. Okulun yemekleri organik ürünlerle hazırlanıyor ve şeker kullanılmıyor.
10- Çift Diploma imkanı! Kanada Okulları'ndan mezun olan öğrenciler hem Türk hem de Kanada diplomasına sahip oluyorlar.
Kanada Okulları'nda günlük program çocukların öğrenme merakını ve keşfetme isteğini pekiştirerek dil becerilerini geliştirmeyi hedefliyor. İngilizce, Türkçe ve Fransızca anaokulunda başlıyor.
Her sınıfta bulunan öğrenme köşesi zihinsel, bedensel ve akademik gelişimleri desteklemeye yardımcı oluyor. Anaokulundan itibaren başlayan branş ve kulüp dersleri sayesinde spor ve sanat aktivitelerini okul ile birlikte devam ettiriliyor.
Benim notlarım böyle, eğer siz Kanada Okulları ve kayıt süreçleri ile ilgili detaylı bilgi almak isterseniz:
www.kanadaanaokulu.com ve www.kanadailkokulu.com adreslerini ziyaret edebilirsiniz.
Bir kokunun, bir fısıltının sizi hatıralarınıza götürdüğü olur mu? Yada bir hissin sizi çok derinlere götürdüğü? Bazen bir kelime, bir kısa cümle bile geçmişe götürür beni...
Bu aylar da öyle bende...
Hafızamıza kazınan bazı sahneler hiç ummadığınız bir anda küçük bir detay ile gözünüzün önünden geçer perde perde... Daha da fenası aynı hisleri duyar; kalbiniz yaralı ise ağlamaklı olur, değilse geçmişteki o günlere özlemden bir kelebek havalanır içinizden...
Annemi kaybettiğimiz sene sanırım ilk özel gün, hafta, ay ramazan idi. Yanlış hatırlamıyorsam yılbaşına denk gelmişti yada ocak ayının başında idi. Hava erkenden kararırdı. İftar saati de erkendi haliyle. Saat 17 gibi ezan okunuyordu.
Annemi kaybettikten sonra bir ay bile dolmadan okula başladım. Zaten ağustos ayında idi... Lise hazırlık bitmiş, lise birinci sınıfa başlıyordum. Okulun ilk günü babamla gitmiştik. Törende herkes yaz tatilinin nasıl geçtiğini konuşurken babamla göz göze geliyoruz, sınıftan bir arkadaşım da babasını kaybetmişti... Onun ağlamalarını gördükçe daha çok içime attım sanırım acımı...
Ablalarım, babam, kuzenlerim, akrabalar, büyükler hepimiz acı içinde idik. İyi ki varlar onlar... Acılarımızı paylaştık.
Okul günleri böylece başladı. Okul servisinden inip anahtarla kapıyı açmak ne kadar sıkıcı, ne kadar acımasız olabileceğini daha önce hiç düşünmemiştim.
Birkaç ay sonra ramazan ayı geldi, oruç ayı, birlik beraberlik ayı, dayanışma ayı!
Babamın iş yeri avrupa yakasında, biz anadolu yakasında oturuyoruz. Ezan saati erken olduğundan babam da iftarı iş yerinde yapıp geliyor. Hem trafiğe de takılmıyor. Ben de genelde ablalar, akrabalar, komşular, arkadaşlar ile beraber oluyorum.
1998 yılı ramazan ayında bir akşam iftar saatinde çoban yıldızı sokaktaki apartmanların camlarından ışık vuruyor dışarıya... Sokakta bir hareketlilik! Ezan saati geldiğinde derin bir sessizlik! Çoban yıldızı sokakta Tan apartmanında 3. katında ise karanlık camdan dışarıyı izleyen bir kız...
İsterse evimde yüz kişiyi ağırlayayım, isterse saraylarda ağırlanayım, ramazandaki bu hüzün hissini atamadım içimden hala.
Tabi ki hep yanımda oldu ablalarım, babam, kuzenlerim, büyüklerim, komşularımız, arkadaşlarım iyi ki varlar onlar, çok şükür; maalesef annem çok erken gitti...
Allah rahmet eylesin.
Bebeğimizin ilk ay kontrolünde doktorumuz 2. ay aşısı için bize gün vermişti bile! Badem kızımdan hatırladığım kadarıyla biraz zor bir aşı idi.
Bebeğin 2. ay aşısı sadece bir tane değil! Minicik bedeninde 3 aşı birden oluyor! Biraz heyecan biraz da panikle aşı gününü bekledim. Doktor bey aşıdan bir gün önce bebeği yıkamamızı önerdi çünkü aşı sonrası 3 gün banyo yasak! Aynı dönemde doğum yaptığım arkadaşlarımla görüştüm. Yan etkiler hakkında bilgi aldım. Maalesef duyduklarım endişelerimi biraz daha artırdı...
Verem, pnömokok ve karma aşılar için aşı günü bebeğim uykulu, ben de tedirgin bir halde hemşirenin karşısına çıktık. Tabi ki onlar çok rahat bir şekilde işlerini yapıyorlar. Bebeğimin bir kolundan ve iki bacağından ayrı ayrı toplam 3 aşı yaptılar... Aşılarda bebeğim ağlıyor benim içim parçalanıyor. Berke bebek epey bir yaygara yaptı, canı yanmış olacak belli...
Doktor bey ateşi 38 dereceyi geçerse ateş düşürücü şurup ve fitil yazdı. Bu sırada bebeğim ağlamaya devam ediyordu. Feryat figan ağladığından doktorun dediklerini pek anlamadım, yazmasını istedim :)
Eczaneden ilaçları alırken de bebeğim ağlamaya devam ediyordu. Yavrucuk, canı nasıl yandıysa artık... Gün boyu bol bol ağladı bebeğim, ateşi fazla çıkmadı. Mecbur kalmadıkça ilaç vermek istemediğim için bebeğimi elimden geldiğince rahatlatmaya çalıştım. Ateşi çıkacak gibi hissettiğimde doktorun verdiği şuruptan bir tatlı kaşığı ben içtim. Ona direk ilaç vermek istemedim. acaba sütümden ona geçti mi bilmem ama ateşi daha fazla artmadı, çok şükür.
Ertesi gün ise bebeğim çok daha iyiydi. Aşının acısını unutmuş olacak ki gülücükler saçmaya başlamıştı bize. Korktuğum kadar zor olmadı çok şükür. Her çocuğun aşıya tepkisi farklı oluyor. Umarım sizin bebeğiniz rahat atlatır.
Etiler'de Mariposa mağazasını biliyor musunuz? Bebeğiniz için organik ürünler tercih ediyor musunuz? Hamile arkadaşınıza şık bir şeyler mi almak istiyorsunuz?
Mariposa Newborn Boutique organik bebek giyim ve battaniyeleri ile bir süredir hizmet veriyor. Şimdi yeni işletmecileriyle anne ve anne adaylarının organik bebek giyimde tercihi olmaya devam edecek.
Mariposa yeni işletmecileri de sevdiğimiz iki arkadaşımız @dem_y ile @deniz_on_air (Demet ve Deniz) iş hayatına böyle şık bir mağazada devam edecek. Biz de anne oğul Mariposa Newborn Boutique İstanbul açılışına katıldık. Arkadaşlarımıza hayırlı olsun dedik.
Akmerkez'in tam karşısında bulunan bu şirin mağazaya uğrayın. Güler yüzlü Demet ve Deniz ile tanışın. Birbirinden şık ve şirin bebek ürünlerini inceleyin. Bayılacaksınız...
Mayıs ayı mevsim normallerine göre epey serin geçti. Hatta bahar geldi mi geçti mi anlayamadık bile. Umarım haziran ayının girişi ile yazın geldiğini hissedebiliriz. Havalar nasıl olursa olsun biz ''yaza merhaba'' partilerine çoktan başladık bile! Bu partilerden bir tanesi de W Hotel'de Havaianas partisi idi.
Akaretler'de oldukça merkezi bir konumda bulunan W Hotel'in gizli bahçe terası W Secret Garden açılışı ile Havaianas yaza merhaba partisi bir arada gerçekleşti. Davette el ve ayak bakımı ile masajı uygulandı. Ben de tabi ki el masajı yaptırdım. Berke bebek mi? O partilerde uyumayı seviyor, arabasında uykuda iken annesi el masajı yaptırdı :)
Davette detoks atıştırmalıklar ikram edildi. Havaianas terliklerimizi ise zevkimize göre kişiselleştirdik. Ben Havaianas terliklerimde uğur böceği ve nazar boncuğu aksesuarlar kullandım.
Yaza merhaba partisinde stresten arınıp, renkli kokteyller ile keyif yaptık. Arkadaşlarla bol bol sohbet ettik. Böyle keyifli partileri kim sevmez?
Siz de W Secret Garden'da keyif yapabilirsiniz. W Hotel Akaretler/Beşiktaş'ta.
