23 Kasım 2020 Pazartesi

Kral Kaybederse kitap yorumum

Gülseren Budayıcıoğlu'ndan ilk kitap olan Madalyonun İçi bir önceki yazımda bahsetmiştim. Kitabı, anlatımı ve dili çok sevince hemen bir diğer Gülseren Budayıcıoğlu kitabı aldım elime: Kral Kaybederse 

Kitaplarımızı değiş tokuş yaptığım bir arkadaşım var. Ben Madalyonun İçi kitabını okurken o da Kral Kaybederse'yi büyük heyecanla okuyordu. Meraklanmadım desem yalan olur!

Kral Kaybederse kitap yorumu


Kral Kaybederse kitabı konusu:

Avına av olan bir avcının hikayesi... Öncelikle bu kitapta olanlar bir kurgu değil! Gerçek, yaşanmış bir hikaye... Kenan bey (ana karakter) zengin, güçlü, çapkın, daldan dala konan, bağlanamayan kral bir gün tahtından iniyor, indiriliyor mu desem... Sevgilisi Fadi ona öyle bir sürpriz yapıyor ki adamcağız neye uğradığını şaşırıyor. Bu noktadan sonra olaylar artık farklı ilerlemeye başlıyor. Şansı hep yaver giden, herkesin hayran olduğu Kral bambaşka bir insana dönüşüyor. Bu değişimi o fark edene kadar öyle uzun zaman geçiyor ki... 

Hayatının son dönemlerinde de olsa önce küçük sonra büyük büyük iyilik damlaları biriktiriyor. Ama bu nasıl oluyor anlatmam kusura bakmayın :)

Bir solukta okuyacağınız bu kitap mutlaka sizde derin izler bırakacak, inanıyorum. Ayrıca bu kitabın yazılması da Kral'ın vasiyeti imiş. Yani hayatını yazmasını istemiş Gülseren hanım'dan -ki zaten Gülseren hanım o sırada yazmaya başlamışmış  zaten...

Kitaptan bir cümle ekleyeceğim: ''Psikiyatri, insana kendini affettirme sanatıdır.'' 

Aynı Kenan bey gibi ben de Fadi ve Handan hanımın ahları mı tuttu acaba diye düşünürken Gülseren hanım kader motifinden bahsetmeye başlıyor. Acaba diyorum; 

Acaba ben kader motifimi değiştirebildim mi yoksa yaşamaya alışkın olduğum şeyleri yaşamak için kader motifimin izinden mi gittim???  

İnanın bu soruyu kitabı okurken kendime sordum defalarca! Henüz net karar verememiş olsam da kader motifimi değiştirmişim gibi geliyor bana (göz kırpma emojisi olsaydı eklerdim şuracığa)





3 Kasım 2020 Salı

Masumlar Apartmanı gerçek hikayesi

Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarıyla tanışmam televizyon dizilerinin sayesinde oldu. Önce Doğduğun Ev Kaderindir dizisi ardından da Masumlar Apartmanı sayesinde ismini duyduğum bu kıymetli psikiyatristimiz ve yazarımızın kitapları çok ilgimi çekti. Kitapçılarda yok satan yok satan kitaplar nedeniyle biraz geç kaldım okumaya. Bulur bulmaz da “Madalyonun İçi” kitabıyla başladım okumaya... 

Masumlar Apartmanı gerçek hikayesi


Madalyonun İçi kitabında psikiyatrisin hastalarıyla görüşmeleri ve not defterinden alıntılar bulunuyor tabi değişiklikler yapılmış. Dolayısıyla kitapta anlatılanlar gerçek hayat hikayeleri! Kitapta farklı bölümlerde hastalarda diyaloglardan kesitler var. Çöp Apartmanı da televizyona uyarlanarak dizisi çekilmiş, çekiliyor ve çekilmekte. 

Televizyona ya da sinemaya uyarlanan kitaplarda herkes gibi benim de tercihim okuduğum olur. Dizide ilk bölümden itibaren ilgimi çektiği için hemen kitabını aldım ve okumaya başladım. Yine kural bozulmadı tabi kitabı okumak çok daha keyifli! 

Merak edenler için kitaptaki olaylardan biraz bahsetmek istiyorum: 

Çöp apartmanı ve masumlar apartmanı aynı hikayede birkaç farklılıkla karşımıza çıkıyor. Masumlar Apartmanı dizisinde geçen olaylar kitapta Çöp Apartmanı bölümünde işleniyor. 

İşte Masumlar Apartmanı’nın gerçek hikayesi:

Kitapta babalarıyla yaşayan üç genç kızdan bahsediliyor. Dizideki Han ve İnci yok! Doktor hanıma ilk gidenler Neriman ve Gülben. Neriman kitapta devlet memuru dolayısıyla dış dünyaya en açık ve en normal olan. Dizideki Neriman daha üniversite sınavına hazırlanan bir genç kız. Kitapta Neriman evin dış işler sorumlusu, hatta zor dönemlerde ev temizliğinde ablaları tarafından çalıştırılıyor. Ve böylece hem iş hem de evde ablalarla temizlik derken bitap düşüp istifa ediyor. Baba hastaneye yattığında kızlar dışarı çıkamadığı için Neriman hastanede kalıyor. Neriman çalıştığı dönemde bir genç onunla evlenme niyetine giriyor. Tanışma için evlerine gelebilmeleri, kızların temizliği bitirip misafir kabul edebilmeleri de tam 6 ay sürüyor. 

Zaten bu isteme olayı evdekileri büyük bir çıkmaza sokuyor. Eve gelen gencin annesi lavaboyu kullanıyor ve “çıkarken su sesi duymadık, evimiz battı, böyle aileye kız verilir mi” diye erkek tarafını kovar gibi evden gönderiyor Safiye ve Gülben!  

Daha sonra da kolay kolay istedikleri gibi temizleyemiyorlar evi, kendilerini de! Tabi el yıkama konusu bir bahane idi bence; dizide nasıl Han’ın onları bırakacağından korkuyorlarsa kitapta da Neriman’dan fayda sağlayamazsak diye korkuyorlar...

Çöpleri atmamalarının nedeni de “ya içinde atmamamız gereken bir şey varsa” endişesi imiş. 

Dizide ara ara babaları eskiyi düşünüyor. Onun hikayesini de kitapta Safiye anlatıyor: Babaları ilk evliliğinden bir oğlu var. Fakat baba işkolik! Bir gün eşi oğlumuz hastalandı diye babayı arıyor, işlerim çok sen götür hastaneye diyor. Eşi ve oğlu hastaneye giderken bir trafik kazasında hayatlarını kaybediyor...

Sanırım babaları bu talihsizliğin vicdan azabından kurtulamıyor. İkinci evliliği de ailesi tarafından alelacele yaptırılıyor. Kızların annesi yani ikinci eş burnu havada, takıntıları olan sevgisiz bir kadın. Erkek çocuk doğurmak istiyor ama olmuyor; belki eşi onu o zaman sever diye inanmış. Çocuklara şefkati bir yana bırakın devamlı aşağılama ve dayak ile muamele ediyor. 

Masumlar Apartmanı Safiye neden böyle hasta olmuş:

Safiye’nin masumca konuştuğu bir erkek arkadaşı var. Annesi tespit ediyor durumu ve eziyet ediyor Safiye’ye! Görüşmelerini yasaklıyor. Safiye’nin doğum gününde genç yanına yaklaşıyor ve ona ufak bir hediye veriyor. Olayı takip eden anne yanlarına doğru geliyor ve Safiye “annem geliyor git buradan” demesiyle zavallı çocuk oracıkta trafik kazası ile hayatını kaybediyor. Safiye bu sebeple kendini hiç affetmiyor ve hiç temiz hissedemiyor.

Annesi Safiye’yi evde delirmiş gibi dövüyor. Gözleri önünde sevdiği çocuk can vermiş Safiye de ilk kez annesine karşı geliyor, annesi dövdükçe dövüyor. O anda kalp krizi geçiren annesini kurtarmak için ambulansı çağıran Safiye’nin de vücudunda birkaç kırık çıkıyor! Annesini koruyarak yalan ifade veriyor Safiye görevlilere! O günden sonra annesi kurtuluyor ama hasta olarak eve dönüyor bakımını da Safiye üstleniyor. Safiye maalesef iyice hasta oluyor! Okulu bırakıyor, dışarı çıkmıyor, annesi gibi takıntılı bir genç kadın olup bir yandan da kardeşlerine kol kanat geriyor. 


Dizinin nasıl devam edeceğini, nasıl biteceğini bilmem ama kitapta yani gerçek hayatta Çöp Apartmanı mutlu bitiyor. Kızlar profesyonel destekle iyileşiyor, sosyal hayata karışıyor ve bir bir yuvalarını kuruyorlar...


Gülseren Budayıcıoğlu Madalyonun İçi kitabını okumanızı, diğer hikayeleri de görmenizi isterim. Benim bu kitapla öğrendiğim şey “yalnızlığın çok tehlikeli olduğu” 

Kitaptaki gerçek hayat kesitlerinden anladığım fazla yalnız kalan insanların ciddi sorunları ortaya çıkıyor. 


Bu arada son olarak; Doğduğun Ev Kaderindir diziyi hiç sevmedim. Kitabını okursam belki daha samimi gelir. O dizideki öz anne ve Mehdi karakteri beni rahatsız ediyor. 

Siz okudunuz mu Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarını?






2 Kasım 2020 Pazartesi

çocuklara pırasayı sevdiren tarif ''Fırında Pırasa''

 Mevsim sebzeleri, meyveleri, balıkları her ay düzenli baktığım alışkanlıklarımdandır. Çarşı, pazar listesi oluştururken tam zamanı olan meyve sebzeleri tercih ederim. Özellikle çocukların sebzeleri yemesi için kırk takla attığımı da söylememe gerek var mı?

çocuklara pırasayı sevdiren tarif


İşte bu nedenle sebzeleri de şekilden şekle sokarım. Yeter ki yesinler derim, hiç bir şey yapamasam çorbalarına ya da köftelerine eklerim. Kasım ayı sebzelerinden PIRASA bugün evimizin akşam yemeği menüsünde! Evde pırasa varsa akla ilk gelen zeytin yağlı pırasa olsa da çok rağbet görmüyor sofrada, bilirsiniz. 

Fırın yemeklerini herkes gibi biz de çok seviyoruz. Ben de pırasayı fırında yaptım. Çocuklar da biz de çok sevdik. 

Hadi ''Fırında Pırasa'' tarifime geçelim: ''çocuklara pırasayı sevdiren tarif''

Yarım kg pırasa 

1 adet havuç

1 adet kapya biber

3 yumurta

1/2 çay bardağı ince bulgur

3 yumurta

kabartma tozu

3 yemek kaşığı un

beyaz peynir ya da kaşar peyniri

ek gıda pırasa tarif


Fırında Pırasa

Pırasaları ince ince doğrayıp rendelenmiş havuç ve ince doğranmış kapya biberle kavuruyoruz. 

Bir yandan da bulguru kaynar suyla ıslayıp şişmesi için ağzı kapalı kapta bekletiyoruz.

İkisi de soğuduktan sonra yumurta, un, kabartma tozu ile karıştırma kabına alıyoruz. İyice karıştıktan sonra beyaz peynirleri de ekleyip yağlı kağıt serili fırın tepsimize alıyoruz. 200 derecede üstü kızarana kadar pişiriyoruz. 

Fırından çıktıktan sonra dilimleyerek servise hazır oluyor. Çayın yanında da güzel olsa da ben akşam yemeği için pişiriyorum. Yanında kuskus pilavı ve yoğurt ile hem sağlıklı hem de doyurucu bir menü oluyor. 

Size de tavsiye eder ve şimdiden afiyet olsun derim.