Bir pazar günü Kadıköy'de çoluk çocuk gezdik. Kadıköy'ün bende yeri ayrıdır. Gençliğimizde biz Kadıköy'de takılırdık diyeceğim olmayacak, biz hala genciz :)) Öyleyse daha detaylı anlatayım.
Biz küçükken ailemiz apartmanın bahçesinde oynamamıza izin verirdi, bahçeden çıkmazdık. Biraz büyüdük caddeye inmeye başladık, Bağday Caddesi! Lise çağına geldik, Kadıköy'e gitmemize izin verilmeye başladı... Yani Kadıköy bizim için son nokta idi! Evden olabildiğince uzak :))) Bu arada ev: Erenköy'de :))Lisede Kadıköy'e gittik dediysem öyle her gün değil arada bir, asıl kırılma noktası üniversite döneminde oldu. Erenköy'den Beyazıt'a gitmek için haftanın beş günü Kadıköy iskeleden Eminönü'ne geçerdik. Arkadaşım Tuğba ile minibüste buluşamadıysak Haldun Taner'in önünde buluşurduk.
Beşiktaş iskelesinin yanında küçük taburelerin bulunduğu çaycılar vardı. Yan yana sıralanmış çay ocakları gibi diyelim, biz hep aynı yere giderdik. Taburelerde çay içelim derdik. Tabureli çaycıların arkasında kuşçular ve bir de otobüs durağı vardı. Şimdi oralar bomboş...
Eşimle Kadıköy sokaklarında çok gezdik. Ama bu pazar iki çocuğumuzla ilk defa Kadıköy'de idik. Bade ile sokaklarda gezerken, hatıraları anlatırken sanki o günlere döndük. Berke'nin ağlaması ile kendimize geldik. Böyle hatıralara arada bir dönüş yapmak güzel oluyor. Kadıköy bize iyi geldi, çok şükür.
benim de çocukluğumun lise ve üniversite yıllarımın geçtiği yerler çok severim bir gün de beraber gezelim Elifciğim :-))
YanıtlaSilBenim de gençliğim oralarda geçti çok severim Kadıköy'ü :)
YanıtlaSil