28 Mayıs 2013 Salı

neden yaramazlık yaparız? biraz empati ...


Çocukların sık sık tekrarladıkları yaramazlıklar, sabırsız hareketleri, bizim bol bol dahil olduğumuz replikler:
-söz ver bir daha yapmayacaksın
-peki annecim :(  söz veriyorum bir daha yapmayacağım ...

tüm bunların sebebini güzel bir dille anlatan aşağıdaki yazıyı paylaşmak istedim.
Uzman Pedagog Mehmet Teber paylaşmış. kaynak

Çoğu zaman fazla şey mi bekliyormuşuz çocuklarımızdan?




Çocuk yetiştirmede püf nokta sabır, ilgi, sevgi ve anlayış




'' Ben bir çocuğum. Sözünde duramayan bir çocuk. Gerçi diğer çocuklardan pek de farkım yok. Onlar da benim gibi verdikleri sözde duramıyorlar. “Tamam anneciğim, söz veriyorum, bir daha yapmayacağım.” cümlesini benden çok duymuş olabilirsiniz. Doğru, çok defalar anne-babama sözler veriyorum ama bir türlü verdiğim sözde duramıyorum. Duvarları çizmeyeceğim diyip yine çiziyorum. Odamı dağıtmayacağım diyorum, sonra bir de bakmışsınız yine dağılmış odam. Kardeşimle güzel geçinmeye söz veriyorum. Ancak iki gün sonra bu sözü veren ben değilmişim gibi hareket ediyorum.

Siz bana birçok nasihatte bulunuyorsunuz ancak bu nasihatler bir kulağımdan girip ötekinden çıkıyor. Ama biliyor musunuz bunların hiçbirinde benim suçum yok. “Yok canım sen de!” dediğinizi duyar gibiyim ancak anlatacaklarıma kulak verirseniz bana hak verirsiniz belki.

İradem Zayıf, Duygularım ve Dürtülerim Güçlü

Bilim adamlarına göre insan beyninin ön tarafı düşünmeyi ve iradeyi kontrol ediyor. Orta beyindeki hipotalamus ise duygunun merkezi. Biz çocuklarda ön beyin fazla gelişmediği için bizler duygularımızı ve dürtülerimizi kontrol edemiyoruz. Yani suç biz de değil, gelişim sürecimizden kaynaklanıyor sözünde durmamak.

Diyelim ki içimizdeki merak duygusu bizi dürttü ve “Git çekmeceleri karıştır” dedi. Biz açıkçası bu duygunun esiri oluyoruz. İrademiz yani ön beynimiz gelişmediği için size daha önce söz vermiş olsak da duygularımızın önüne geçemiyoruz. Size verdiğimiz söz sivrisinek vızıltısı gibi o an aklımıza geliyor ama duygularımız onun sesini bastırıp kendi dediğini yaptırıyor.

Size bir çikolata verseler ve “Beş dakika yemeden beklersen ikinci bir çikolata daha vereceğiz.” deseler siz sabredebiliriniz. Duygunuz size o çikolatayı hemen yemenizi söyler ancak o esnada düşünce yetiniz, iradeniz devreye girer ve beklemeniz gerektiğini söyler. Yani duygunun isteklerini durdurabilir. Ya bizler? Bizler sizin gibi değiliz ki. İkinci çikolatayı bekleyemeyiz. İçimizdeki duyguyu durduracak irademiz yok ki? İçimizdeki ses bizi “Çikolatayı ye” diye dürttüğünde aklımız her ne kadar beklersek ikinci bir çikolatanın geleceğini söylese de bu ses o kadar zayıf kalıyor ki biz isteklerimize yenik düşüyoruz.


İşte bizim sözümüzde duramamamızın asıl nedeni bu. Yani ön beynimizin yeteri kadar gelişmemesi. Bu nedenle “Bir daha yapmayacağım anneciğim-babacığım” desek de gelişimimizi tamamlamadığımız için sözümüzde duramıyoruz. İçimizden bir ses bizi dürtüyor ve biz yeniden oyuncaklarımızı dağıtıp, duvarları yeniden çiziyoruz.

Yaratıcı ve Devlet Bize Neden Hesap Sormuyor?

İşte bu özelliğimizden dolayı Yaratıcı bile bize hesap sormuyor. Çocukluk döneminde yaptığımız yanlışlar yanlış olarak değil de çocukluk hali olarak görülüyor. Bir canlıya zarar verdiğimizde bize “Neden yaptın?” diye hesap sorulmuyor. Yaratıcı ve devlet bizi yaptıklarımızdan dolayı mazur görürken sanırım sizler de bizi mazur görmelisiniz. Onlar bizi affettiğine göre sizler de affedici olabilirsiniz.

Ne zaman ki biz ergenlik dönemine giriyoruz işte o zaman akıl ve duygu yetimiz dengelenmeye başlıyor. Ön beynimiz ve orta beynimiz büyük bir oranda gelişimini tamamlamış oluyor. İşte o zaman yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan sorumlu oluyoruz. Bu dönem öncesinde bizler çocuğuz ve şu söz tam da bizi tarif ediyor: “Çocuktur ne yapsa yeridir.”

Soyut Düşünmek Çok Zor

Hem biliyor musunuz biz yaklaşık 12 yaşına kadar tam anlamıyla soyut düşünce yeteneğine sahip olamıyoruz. “Yaramazlık”, “Suç”, “Hata” gibi kavramların ne demek olduğunu bilmiyoruz bile. Siz bize “Yaramazlık yapmak yok tamam mı?” diyorsunuz ama açıkçası biz yaramazlığın ne olduğunu bilmiyoruz. Evde koşmak yaramazlık mı mesela? Kâğıda resim çizmek yaramazlık değilken neden duvara resim çizmek yaramazlık oluyor, tam anlamıyoruz. Ağlamak yaramazlıktan sayılıyor mu, bilmiyoruz. Bu nedenle siz bize “Bir daha yaramazlık yapmayacağına söz ver” dediğinizde biz size bir söz veriyoruz ama ne için söz verdiğimizi biz de bilmiyoruz. Bu nedenle bizimle konuşurken olabildiğince basit ve somut olmalısınız. “Akıllı ol”, “Uslu dur” gibi cümleleriniz bizim için pek bir anlam ifade etmiyor. Sözümüzde duramamamızın nedenlerinden biri de sanırım bu soyut kavramlarla olan sorunumuz.

Biz çocuğuz. Duygularımızı ve dürtülerimizi kontrol edecek kadar gelişmedi beynimiz. Üstelik soyut kavramları anlamakta zorluk çekiyoruz. Bu nedenle de size verdiğimiz sözleri çok defalar yerine getiremiyoruz. Affedin bizi lütfen.  ''





1 yorum:

Yorum yazan eller dert görmesin..