21 Aralık 2020 Pazartesi

Diyet yaparken motivasyon

Diyet yaparken motivasyon sağlamak için neler yapıyorsunuz? Her tartı sonrası ya da giremediğiniz her kıyafet sonrası diyet kararı alanlardan mısınız? Eğer güçlü bir şekilde ve gerçekten isteyerek karar veriyorsanız her tartıda tekrar diyete başlamazsınız! Sizi bilmem ama kıyafetlerim dar geliyorsa ben de hemen motive oluyorum. Motivasyon sebebi kolay, zor olan şey motivasyonu aktif tutabilmek, ne dersiniz?




Ciddi ciddi başlayan diyetinizi benim gibi öğleden sonra elmalı bir kurabiye görene kadar sürdürüyorsanız motivasyon eksik demektir. Şimdi sizinle diyette motivasyon için birkaç tüyo paylaşacağım, bana da motivasyon olsun ama değil mi???


Kararlı olmak!
Hedeflerinizi belirleyin ve gerçek sebepleri ile yazın. Yani bir kot pantolonunuza girmekten öte neden o pantolonu giymeye çalıştığınızı bulun. Yaz öncesi zayıflamaktaki amacınız ne bütün yazı özgürce giyinmek için mi, yaz tatiline gittiğinizde özgür olmak mı?

Hedefi belirlemek!

Hedefiniz bir rakam mı, bir elbise mi, bir jean mi? Yoksa ilelebet sağlıklı ve fit görünüm mü?

Uzman desteği!

Mutlaka bir diyetisyen ile görüşüyor olmanızı tavsiye ederim. Kulaktan dolma bilgiler ile sağlığınızı tehlikeye atmayın lütfen...

Vücudunuzu tanıyın!

Özellikle kadınlarda regl dönemi öncesi oluşan şişlik motivasyonunuzu kırmasın. Battı balık yan gider diyerek hormanlarınızı dinleyip çikolataya saldırmayın... Bunun geçici bir dönem olduğunu bilin.

Su için!

Günde en az 2 litre su içmeyi unutmayın.


Şok diyetlere kulak asmayın!

Kilolar nasıl hızlı giderse o hızla da geri gelir. Üstelik metabolizmanızın bozulması da cabası...

Yeşil çay için!

Diyette olsanız da olmasanız da her gün bir fincan yeşil çay içmeyi deneyin. Ödemler gitsin...

Aç kalmayın!

Aç kalarak kilo vermeyi değil ara öğünleri ihmal etmeyerek kilo vermeyi deneyin.

Yediklerinizi yazın!

Benim en sevdiğim yöntemlerden biridir. Gün içinde yediğim içtiğim her şeyi yazdığımda aslında ne kadar da fazla kalori aldığımı görebiliyorum. Bazen görmek de gerekiyor, öyle değil mi? Diyet günlüğü iyi bir fikir olabilir. 

İnstagram'da kilo verenlerin sayfalarını takip edin!

En çok kullandığımız sosyal medya uygulaması instagram... Öncesi sonrası fotoğraflarıyla size ilham olacak pek çok sayfa var öyle değil mi?

Kendi zayıflama sayfanızı açın!

Başarınızı ve hedeflerinizi siz de paylaşmak isterseniz siz de kendi diyet günlüğü sayfanızı açabilirsiniz. Kısa sürede sizin gibi diyette olanlar sayfanıza gelecektir. Motivasyonunuz düştüğünde sayfanızı düşünün. Bu size bir sorumluluk duygusu kazandıracaktır. 

Sizin var mı motivasyon sırlarınız? Öğrenmeyi çok isterim. 








16 Aralık 2020 Çarşamba

Camdaki Kız kitap yorumu

Gülseren hanımdan okuduğum bir diğer kitap Camdaki Kız ile buradayım. Öncelikle belirteyim yazacaklarım benim kitap hakkındaki şahsi yorumlarım; çok beğenenler ya da hiç beğenmeyenler yoktur ama az beğenenler vardır elbette... Ben diğer kitaplarıyla karşılaştırdığımda onlar kadar sürükleyici olmadığını söylemek zorundayım. Zevkler ve renkler ...

Camdaki Kız kitap yorumu


Gülseren hanım kitabın başlangıcında ya da izlediğim bir röportajında Camdaki Kız için ustalık eserim gibi bir cümle kurmuştu; nihayetinde son kitabı... Konusu yine hasta doktor arasında geçen diyaloglar yine ama bu kitapta Gülseren hanımın iç sesi, hastayla konuşurken aklından geçenleri anlatma kısımları bana fazlasıyla uzun geldi. Dediğim gibi bu benim kişisel görüşüm. Alınmaca gücenmece olmasın lütfen. Bir de bu kitapta dikkatimi çeken bir diğer konu da Gülseren hanımın kendisi, ailesi, geçmişi ile ne kadar çok övündüğü oldu. Diğer kitaplarda da güzel anılarını paylaşıyordu normal olarak ama bu kitapta beni nedense sıktı. İnsanların devamlı kendini anlatması nasıl ikili ilişkilerde sıkıcı olursa kitapta da aynen böyle oldu benim için. 


Doğduğun Ev Kaderindir dizisini seyredip, kitabını da okuyayım diyenlerdenseniz hiç heveslenmeyin derim. Kitapta sadece birkaç  sayfada geçen bir konu dizi olarak ekranlara geliyor. Hatta kitapta ana karakterler olan Nalan ve Hayri için acaba bunlar nasıl Mehdi ve Zeynep karakterine dönüştü diye düşünüp durdum. Kitabın yarısından fazlasında Nalan’ın Hayri’ye aşkını okuyoruz. Bu aşkı çok sevemedim ben, sebepsiz... Neden bu kadar olumsuz yazıyorum, çok mu kötü bir hikaye? Hayır tabi ki ancak bu yazdığım üç başlık nedeniyle diğer kitaplarda yaşadığım heyecanı tadamadım. 

Nalan ve hayatındaki gizemler kitabın yarısından sonra ortaya çıkıyor, bana çok yavaş geldi. Önceki kitaplar çok çok iyi olduğundan böyle de hissetmiş olabilirim. 

Camdaki Kız kitap yorumu


Eğer Gülseren hanımdan okuduğum ilk kitap Camdaki Kız olsaydı diğer kitapları okumazdım herhalde. Eğer başlamak isterseniz Madalyonun İçi iyi bir seçim olur. Sadece iki kitap kaldı geriye; Günahın Üç Rengi kitabı elimde şu sıralar. Onu da bitirdikten sonra yine paylaşırım sizinle. 




11 Aralık 2020 Cuma

Covid testim POZİTİF

Mart ayından beri gündem belli koronavirüs! Ben de herkes gibi yakalanmamak için elimden geleni yapıyor, ailemi de koruyor-dum. Ama bazen de her şeye rağmen covid sizin de kapınızı çalabiliyor... Benim de testim pozitif çıktı!!!

Covid testim POZİTİF


İlk defa test yaptırdım ve ilkinde POZİTİF i gördüm. Aslında beklediğim bir durumdu. Neden derseniz: yardımcımız bir sabah aradı ve pozitif çıktığını söyledi. O günden önceki üç gün boyunca evde bir aradaydık. Hemen aldı mı beni bi stres... Çocuklara zaten devamlı takviye yapıyordum. Onların vitaminlerinden de içmeye başladım hemen. Bütün bütün sarımsakları yuttum :/ 

D vitamini, balık yağı, bal, pekmez derken vücudumu güçlendirmeye çalıştım olası bir virüs durumu için. 

İlk belirtiler:

Birkaç gün sonra korkunç bir baş ağrısı, vücut ağrısı, kemiklerim sızlıyordu resmen... Kafamı kaldıramadım yataktan iki gün... Ancak üçüncü günün sabahı test yaptırmaya gittim. Ne öksürük ne burun akıntısı ne de başka bir belirti yoktu. Testimi sabah 9 gibi özel hastanede yaptırdım. Akşama kadar epey toparlanmıştım. Herhalde rüzgarda kaldım başım ağrıdı, pozitif olsa çoktan ararlardı derkennnnnnnn akşam 19 gibi arandım ve test sonucum pozitif! Şok oldum, çünkü beklemiyordum. Bir saat sonra da ilaçlarımı getirdiler. Tabi hemen söylendiği gibi ilaçlara başladım. 

Hastalığın Seyri:

Testten önceki iki gün gerçekten çok zor geçti. Şiddetli bir baş ağrısı, eklem ağrıları, geceleri ateşlenme derken resmen süründüm. Testi yaptırdıktan sonra biraz kendime gelmiştim, psikolojik olarak bir rahatlama geldi. Geceleri hafif bir ağrı kesici alarak uyumaya geçtim. Gece uykuya dalmak benim için çok zordu ve sık sık ateşten uyanıyordum. Herkeste belirtiler ve seyir farklı oluyor. 4. günde koku ve ertesi gün de tat alma duyum gitti. Neyse ki hastanelik olmadık, buna şükrederek moralimi hep yüksek tutmaya çalıştım. Yemekte eşim ve çocuklarımdan ayrı bulundum. Onların odalarına geçerken yanlarında maske taktım. Eşimin testi negatif çıktı. Çocuklarda da bir belirti görmedik. Gece uykuları yavaş yavaş düzeldi. Vücut ağrıları da gün geçtikçe hafifledi. Halsizlik bir türlü geçmedi. Hala kendimi biraz halsiz hissediyorum. 


Takviye Neler Kullandım:

Devletin gönderdiği ilacı tam saatinde önerildiği gibi kullandım. C vitamini takviye aldım. D vitamini ve balık yağı zaten kullanıyordum onlara devam ettim. Hayatımda hiç içmediğim kadar çok limonlu ılık su içtim. Hiç yemediğim kadar çok meyve yedim. Bol protein bol sebze yedim. Her gün sebze çorbamı içtim. Turşumu tesadüfen komşum hastalıktan önce göndermişti, her akşam yedik. Pancar turşusu yapmıştım hastalıktan önce onu da yedim ve suyunu içtim. Kefir haftada birkaç gün içerken her gün içmeye başladım. Sabahları ballı yoğurt yedim, neden bilmiyorum iştahım gitmemişti ve canım yoğurt istiyordu... 

Ada çayı, ıhlamur ve kış çayı karışımı içtik.

Nar, portakal, elma, mandalina, kivi günlük tükettik. 



Bu süreçte siparişlerimizi evin yakınındaki manav ve bakkaldan temin ettik. Eczane ihtiyaçlarımızı arkadaşlar alıp kapıya bıraktı, onlara kapıyı açıp teşekkür bile edemedik. Kimseyle temas etmedik! 

Şimdilerde karantina sonrası açık havaya çıkma özlemimizi gideriyoruz. Korunmaya devam! Bu sıralar çok yerde faydalarını okuduğum zeytin yaprağı çayını da günlük rutinimize ekledim. 

Hal böyle olunca onu ye bunu iç derken günler geçiyor... Umarım bu hastalık ve tüm hastalıklar dünyamızdan uzak olur. Lütfen siz de maske mesafe hijyen kurallarına uyun. Sağlıklı günler diliyorum.




23 Kasım 2020 Pazartesi

Kral Kaybederse kitap yorumum

Gülseren Budayıcıoğlu'ndan ilk kitap olan Madalyonun İçi bir önceki yazımda bahsetmiştim. Kitabı, anlatımı ve dili çok sevince hemen bir diğer Gülseren Budayıcıoğlu kitabı aldım elime: Kral Kaybederse 

Kitaplarımızı değiş tokuş yaptığım bir arkadaşım var. Ben Madalyonun İçi kitabını okurken o da Kral Kaybederse'yi büyük heyecanla okuyordu. Meraklanmadım desem yalan olur!

Kral Kaybederse kitap yorumu


Kral Kaybederse kitabı konusu:

Avına av olan bir avcının hikayesi... Öncelikle bu kitapta olanlar bir kurgu değil! Gerçek, yaşanmış bir hikaye... Kenan bey (ana karakter) zengin, güçlü, çapkın, daldan dala konan, bağlanamayan kral bir gün tahtından iniyor, indiriliyor mu desem... Sevgilisi Fadi ona öyle bir sürpriz yapıyor ki adamcağız neye uğradığını şaşırıyor. Bu noktadan sonra olaylar artık farklı ilerlemeye başlıyor. Şansı hep yaver giden, herkesin hayran olduğu Kral bambaşka bir insana dönüşüyor. Bu değişimi o fark edene kadar öyle uzun zaman geçiyor ki... 

Hayatının son dönemlerinde de olsa önce küçük sonra büyük büyük iyilik damlaları biriktiriyor. Ama bu nasıl oluyor anlatmam kusura bakmayın :)

Bir solukta okuyacağınız bu kitap mutlaka sizde derin izler bırakacak, inanıyorum. Ayrıca bu kitabın yazılması da Kral'ın vasiyeti imiş. Yani hayatını yazmasını istemiş Gülseren hanım'dan -ki zaten Gülseren hanım o sırada yazmaya başlamışmış  zaten...

Kitaptan bir cümle ekleyeceğim: ''Psikiyatri, insana kendini affettirme sanatıdır.'' 

Aynı Kenan bey gibi ben de Fadi ve Handan hanımın ahları mı tuttu acaba diye düşünürken Gülseren hanım kader motifinden bahsetmeye başlıyor. Acaba diyorum; 

Acaba ben kader motifimi değiştirebildim mi yoksa yaşamaya alışkın olduğum şeyleri yaşamak için kader motifimin izinden mi gittim???  

İnanın bu soruyu kitabı okurken kendime sordum defalarca! Henüz net karar verememiş olsam da kader motifimi değiştirmişim gibi geliyor bana (göz kırpma emojisi olsaydı eklerdim şuracığa)





3 Kasım 2020 Salı

Masumlar Apartmanı gerçek hikayesi

Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarıyla tanışmam televizyon dizilerinin sayesinde oldu. Önce Doğduğun Ev Kaderindir dizisi ardından da Masumlar Apartmanı sayesinde ismini duyduğum bu kıymetli psikiyatristimiz ve yazarımızın kitapları çok ilgimi çekti. Kitapçılarda yok satan yok satan kitaplar nedeniyle biraz geç kaldım okumaya. Bulur bulmaz da “Madalyonun İçi” kitabıyla başladım okumaya... 

Masumlar Apartmanı gerçek hikayesi


Madalyonun İçi kitabında psikiyatrisin hastalarıyla görüşmeleri ve not defterinden alıntılar bulunuyor tabi değişiklikler yapılmış. Dolayısıyla kitapta anlatılanlar gerçek hayat hikayeleri! Kitapta farklı bölümlerde hastalarda diyaloglardan kesitler var. Çöp Apartmanı da televizyona uyarlanarak dizisi çekilmiş, çekiliyor ve çekilmekte. 

Televizyona ya da sinemaya uyarlanan kitaplarda herkes gibi benim de tercihim okuduğum olur. Dizide ilk bölümden itibaren ilgimi çektiği için hemen kitabını aldım ve okumaya başladım. Yine kural bozulmadı tabi kitabı okumak çok daha keyifli! 

Merak edenler için kitaptaki olaylardan biraz bahsetmek istiyorum: 

Çöp apartmanı ve masumlar apartmanı aynı hikayede birkaç farklılıkla karşımıza çıkıyor. Masumlar Apartmanı dizisinde geçen olaylar kitapta Çöp Apartmanı bölümünde işleniyor. 

İşte Masumlar Apartmanı’nın gerçek hikayesi:

Kitapta babalarıyla yaşayan üç genç kızdan bahsediliyor. Dizideki Han ve İnci yok! Doktor hanıma ilk gidenler Neriman ve Gülben. Neriman kitapta devlet memuru dolayısıyla dış dünyaya en açık ve en normal olan. Dizideki Neriman daha üniversite sınavına hazırlanan bir genç kız. Kitapta Neriman evin dış işler sorumlusu, hatta zor dönemlerde ev temizliğinde ablaları tarafından çalıştırılıyor. Ve böylece hem iş hem de evde ablalarla temizlik derken bitap düşüp istifa ediyor. Baba hastaneye yattığında kızlar dışarı çıkamadığı için Neriman hastanede kalıyor. Neriman çalıştığı dönemde bir genç onunla evlenme niyetine giriyor. Tanışma için evlerine gelebilmeleri, kızların temizliği bitirip misafir kabul edebilmeleri de tam 6 ay sürüyor. 

Zaten bu isteme olayı evdekileri büyük bir çıkmaza sokuyor. Eve gelen gencin annesi lavaboyu kullanıyor ve “çıkarken su sesi duymadık, evimiz battı, böyle aileye kız verilir mi” diye erkek tarafını kovar gibi evden gönderiyor Safiye ve Gülben!  

Daha sonra da kolay kolay istedikleri gibi temizleyemiyorlar evi, kendilerini de! Tabi el yıkama konusu bir bahane idi bence; dizide nasıl Han’ın onları bırakacağından korkuyorlarsa kitapta da Neriman’dan fayda sağlayamazsak diye korkuyorlar...

Çöpleri atmamalarının nedeni de “ya içinde atmamamız gereken bir şey varsa” endişesi imiş. 

Dizide ara ara babaları eskiyi düşünüyor. Onun hikayesini de kitapta Safiye anlatıyor: Babaları ilk evliliğinden bir oğlu var. Fakat baba işkolik! Bir gün eşi oğlumuz hastalandı diye babayı arıyor, işlerim çok sen götür hastaneye diyor. Eşi ve oğlu hastaneye giderken bir trafik kazasında hayatlarını kaybediyor...

Sanırım babaları bu talihsizliğin vicdan azabından kurtulamıyor. İkinci evliliği de ailesi tarafından alelacele yaptırılıyor. Kızların annesi yani ikinci eş burnu havada, takıntıları olan sevgisiz bir kadın. Erkek çocuk doğurmak istiyor ama olmuyor; belki eşi onu o zaman sever diye inanmış. Çocuklara şefkati bir yana bırakın devamlı aşağılama ve dayak ile muamele ediyor. 

Masumlar Apartmanı Safiye neden böyle hasta olmuş:

Safiye’nin masumca konuştuğu bir erkek arkadaşı var. Annesi tespit ediyor durumu ve eziyet ediyor Safiye’ye! Görüşmelerini yasaklıyor. Safiye’nin doğum gününde genç yanına yaklaşıyor ve ona ufak bir hediye veriyor. Olayı takip eden anne yanlarına doğru geliyor ve Safiye “annem geliyor git buradan” demesiyle zavallı çocuk oracıkta trafik kazası ile hayatını kaybediyor. Safiye bu sebeple kendini hiç affetmiyor ve hiç temiz hissedemiyor.

Annesi Safiye’yi evde delirmiş gibi dövüyor. Gözleri önünde sevdiği çocuk can vermiş Safiye de ilk kez annesine karşı geliyor, annesi dövdükçe dövüyor. O anda kalp krizi geçiren annesini kurtarmak için ambulansı çağıran Safiye’nin de vücudunda birkaç kırık çıkıyor! Annesini koruyarak yalan ifade veriyor Safiye görevlilere! O günden sonra annesi kurtuluyor ama hasta olarak eve dönüyor bakımını da Safiye üstleniyor. Safiye maalesef iyice hasta oluyor! Okulu bırakıyor, dışarı çıkmıyor, annesi gibi takıntılı bir genç kadın olup bir yandan da kardeşlerine kol kanat geriyor. 


Dizinin nasıl devam edeceğini, nasıl biteceğini bilmem ama kitapta yani gerçek hayatta Çöp Apartmanı mutlu bitiyor. Kızlar profesyonel destekle iyileşiyor, sosyal hayata karışıyor ve bir bir yuvalarını kuruyorlar...


Gülseren Budayıcıoğlu Madalyonun İçi kitabını okumanızı, diğer hikayeleri de görmenizi isterim. Benim bu kitapla öğrendiğim şey “yalnızlığın çok tehlikeli olduğu” 

Kitaptaki gerçek hayat kesitlerinden anladığım fazla yalnız kalan insanların ciddi sorunları ortaya çıkıyor. 


Bu arada son olarak; Doğduğun Ev Kaderindir diziyi hiç sevmedim. Kitabını okursam belki daha samimi gelir. O dizideki öz anne ve Mehdi karakteri beni rahatsız ediyor. 

Siz okudunuz mu Gülseren Budayıcıoğlu kitaplarını?






2 Kasım 2020 Pazartesi

çocuklara pırasayı sevdiren tarif ''Fırında Pırasa''

 Mevsim sebzeleri, meyveleri, balıkları her ay düzenli baktığım alışkanlıklarımdandır. Çarşı, pazar listesi oluştururken tam zamanı olan meyve sebzeleri tercih ederim. Özellikle çocukların sebzeleri yemesi için kırk takla attığımı da söylememe gerek var mı?

çocuklara pırasayı sevdiren tarif


İşte bu nedenle sebzeleri de şekilden şekle sokarım. Yeter ki yesinler derim, hiç bir şey yapamasam çorbalarına ya da köftelerine eklerim. Kasım ayı sebzelerinden PIRASA bugün evimizin akşam yemeği menüsünde! Evde pırasa varsa akla ilk gelen zeytin yağlı pırasa olsa da çok rağbet görmüyor sofrada, bilirsiniz. 

Fırın yemeklerini herkes gibi biz de çok seviyoruz. Ben de pırasayı fırında yaptım. Çocuklar da biz de çok sevdik. 

Hadi ''Fırında Pırasa'' tarifime geçelim: ''çocuklara pırasayı sevdiren tarif''

Yarım kg pırasa 

1 adet havuç

1 adet kapya biber

3 yumurta

1/2 çay bardağı ince bulgur

3 yumurta

kabartma tozu

3 yemek kaşığı un

beyaz peynir ya da kaşar peyniri

ek gıda pırasa tarif


Fırında Pırasa

Pırasaları ince ince doğrayıp rendelenmiş havuç ve ince doğranmış kapya biberle kavuruyoruz. 

Bir yandan da bulguru kaynar suyla ıslayıp şişmesi için ağzı kapalı kapta bekletiyoruz.

İkisi de soğuduktan sonra yumurta, un, kabartma tozu ile karıştırma kabına alıyoruz. İyice karıştıktan sonra beyaz peynirleri de ekleyip yağlı kağıt serili fırın tepsimize alıyoruz. 200 derecede üstü kızarana kadar pişiriyoruz. 

Fırından çıktıktan sonra dilimleyerek servise hazır oluyor. Çayın yanında da güzel olsa da ben akşam yemeği için pişiriyorum. Yanında kuskus pilavı ve yoğurt ile hem sağlıklı hem de doyurucu bir menü oluyor. 

Size de tavsiye eder ve şimdiden afiyet olsun derim.




30 Ekim 2020 Cuma

99 depremi / 2020 İzmir depremi

Bugün saat 15 e doğru İzmir Seferihisar civarında deprem oldu. Bursa, İzmir, İstanbul civarında da hissedilen depremle ilgili haberleri okurken 99 depremi geldi hemen aklıma. 

izmir depremi İstanbul depremi


Siz 99 depremini nasıl yaşadınız? Deprem sırasında ben uyanıktım ve bilgisayar başında oturuyordum. Neyse ki İstanbul’da değildim ancak Bartın’da da depremi epey kuvvetli hissedildi. 

Depremden birkaç gün önce gök yüzünde büyük bir olay yaşanmıştı. 11.Ağustos.1999 Çarşamba günü saat 14:20’de gerçekleşen güneş tutulması nedeniyle yaklaşık 9 dakika kadar alaca karanlıkta kaldık. Çöplük gözle izlenmesi tavsiye edilmemişti, kırtasiyelerden röntgen filmi benzeri gözlüklerden almıştık ve Bartın da bu doğa olayının en iyi izleneceği yerler arasındaydı. Ben de izledim tabi ki bu yüzlerce yılda bir olabilecek bu tutulmayı. Bu doğa olayı ile depremin bağlantılı olduğu ve olabileceği de çok konuşulmuştu. Benim üniversite sınavına girdiğim sene 99 

Hatta belki de o sırada İstanbul Üniversitesi’ni kazandığımı öğrenmiştim, hatırlamıyorum şimdi. (henüz öğrenmemiştim, yazının sonlarında İrem'den bahsedeceğim size, yazdıkça hatırladım) 

Daha 1 hafta dolmadan 16’yı 17’ye bağlayan gece saat 03:01 de merkez üssü Gölcük olan 7.4 şiddetindeki deprem ortalığı yerle bir etti! 45 saniye sürdü ama sanki saatlerce sürmüş gibi!

Ben o gece uyanık ve bilgisayar başındaydım. Sarsıntıyı duyunca önce korktum ve deprem hiç aklıma gelmedi. O akşam da pek adetim olmadığı halde korku filmi izlemiştim. Sarsıntıyla bilgisayar başından kalkıp yatmaya doğru giderken salondaki masaya takıldım, kapı eşiğine geldiğimde dengem bozuldu. O sırada zaten elektrikler gittiği için ben iyice korku filmi içinde gibi hissettim kendimi. Karanlıkta bir şekilde yatağa ulaştım. O anda yeğenlerim uyanıp ağlamaya başladı ve akabinde ev telefonu da çaldı kapandı. Ablam uykudan uyanıp çocuklar korkmayın sadece elektrikler gitmiş diyerek fener açtı odalarına ya da mum yaktı hatırlamıyorum. Ben hala korku filminde olduğumu, kabus gördüğümü düşünüyorum bu arada! O yüzden de hiç bir şey söylemeden korkuyla yatmaya devam ediyorum. 

Ev telefonu tekrar acı acı çalıyor. Gelen telefonda deprem olduğunu, dışarı çıkmamızı söylüyorlar. O anda şoka girerek kendimizi dışarı atıyoruz. Çocuklar yarı uyku halinde olduklarından üşümesinler diye meydanda araç içinde uyumaya devam ediyorlar. Radyolar çalışmıyor! Telefonlar çalışmıyor! 

Babam, ablam, sevdiklerim İstanbul’da... Çok zor şartlar altında ve ertesi gün ulaşabildik! 


Liseden sınıf  arkadaşım depremde hayatını kaybetmiş. Annesi ile beraber İzmit’te yatılı misafirliktelermiş. O kadar çalışkan, hırslı ve başarılı idi İrem; sınav sonuçlarını bile göremeden vefat etti. İrem hep aklımdadır, Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun. Hem onun hem de diğer kayıplarımızın.

Bugün 30.Ekim.2020 Cuma günü saat 14:51 de 6.9 büyüklüğünde deprem! Şu an bir yandan haberleri takip ederken yıkılmış binaları izliyorum. Özellikle eski binalar hatta kamu kurumlarının binaları bile büyük hasarlar almış. Canlı yayına bağlanan uzman depremin dikey olduğunu söyledi, fay hatlarını nasıl etkiler, artçılar kuvvetli olur mu bilemedim. Takipteyim.

Bir yandan koronavirüs, diğer yandan da deprem ne yapmalı ne etmeli! Bazı uzmanlar da bu gece evlere girilmesin dedi canlı yayında!!!

Koronavirüs var içeri gir, deprem var dışarı çık ne hale geldik 






26 Ekim 2020 Pazartesi

Çay saatinin sürprizleri Beyaz Fırın’dan

Sabah kahvaltısında çaysız olmaz diyenlerdenim. Kayınvalidem de hem sabah hem de akşam üstü çay saati yapmadan duramaz. Malum taşındıktan sonra yardıma geldiler bize, ben de her gün beş çayı hazırlamaya gayret gösterdim. 

Çay saati Beyaz Fırın


Gün içinde yorulduğumda ya da yemekler hazır olduğunda bir kahve keyfi yaparım. Kayınvalidem ev yerleştirmede öyle azimli öyle programlı olunca bana da ona moral motivasyon ve enerji yüklemesi için çay masası hazırlamak görevi düştü. Hem de jest olsun istedim. O gün kekimi yapmıştım ama acaba yanına başka ne çıkarsam diye düşünürken kapı çaldı! Kargo geldi! Kayınvalidemin kısmeti benim de halis niyetim birleşince Beyaz Fırın lezzetleri masamıza konuk oldu! 

beyaz fırın sipariş


Beyaz Fırın sadece İstanbul’da hizmet veriyor biliyorsunuz. Artık Türkiye’nin her köşesine lezzetleri ulaşsın diye kargo ile siparişe başlamış. Paketli Beyaz Fırın lezzetlerinden internet sitesi aracılığıyla sipariş vermek çok kolay.

çay sofrası sunum


Benim çok sevdiğim acıbadem kurabiye bu lezzetlerden bir tanesi! Beyaz Fırın da gerçekten bu kurabiyeleri harika yapıyor! Krik kraklar tam çay yanında atıştırmalık, üstelik yulaflı! Yuvarlak galetalar de uzun süre tazeliğini koruyor. 



Kırmızı masa dekorasyonu ile de iyice iştah açıcı oldu, ne dersiniz? 

Badeciğim ve babaannesi sofraya bayıldılar. Bu güzel çay molası sonrasında ev yerleştirme işlerine hızlıca ve bol motivasyon ile dönüş yaptık ve kayınvalidemin de yardımıyla 1 hafta içinde tamamen yerleşmeyi başardık. Allah hepsinden razı olsun. 




21 Ekim 2020 Çarşamba

Bir ayda gelen yatak ve yastıklar

 En son ne zaman yatak ya da yastık siparişi verdiniz? Biz birkaç hafta önce yenileme yaptık, artık zamanı gelmişti... Evlenirken de biz değil de anlamlar bu alışverişi yaptığı için hatırlamıyor olabilirim belki ama mağazada yatak siparişi verip alıp gidilmiyormuş.

yataş kullanıcı yorumları


Yeni evle beraber bazı eşyaları da yenilemek gerekti. Bunlardan büyük olarak yatak ve yastıklar için Yataş’ı tercih ettik. Özel bir sebebi var mıydı? Hayır yoktu tabi! Bilinir ve yılların markası bir de avm de direk karşımıza çıkınca giriverdik mağazaya. 

Sporcu yatağı da denilen modeli beğendik ve visco yastık sipariş verdik. Satış danışmanı siparişlerimizin yaklaşık 1 ay içinde hazır olacağını söyledi. Açıkçası ben çok şaşırdım. Yataklar siparişe özel üretime giriyormuş. Mağazadaki teşhir ürününü alıp kolumuza gidemeyeceğimiz aşikar tabi ama özel üretime girmesi de önce beni şaşırttı söylediğim gibi. 

Depo ve saklama alanı maliyetlerini de düşününce hak verdim açıkçası. Ürünler hazır olduğunda nakliye şirketi ile siparişler geliyor. Yatağı anladım da yastıklar ve hatta bornoz da siparişe özel üretiliyormuş! Yaklaşık 3 haftada gelen yatak ve yastıklardan sonra bornozun teslim edilmesini de merakla bekliyoruz! Bornozu da siparişe özel mi üretiyorlar anlamak zor! Madem özel üretiyorlar bari nakışla isim işlemek gibi bir jest yapsalarmış iyi olurmuş, ne dersiniz?


Bu yazımda vurguladığım gibi yatak, yastık gibi ihtiyaçlarınız varsa aman diyeyim son dakikaya bırakmayın. Üretim ve teslim süresi olarak ortalama bir ayı baz alın. Bizim acelemiz yoktu neyse ki ama olsaydı sıkıntı olurdu yani...




19 Ekim 2020 Pazartesi

Doğum günü masası ve menüsü

Eşimin doğum günü hediyesini seçerken kendimi de ihmal etmediğimi önceki yayında uzun uzun anlatmıştım. Bir önceki yazımda detayları inceleyebilirsiniz. Şimdi de doğum günü masasından bahsetmek istiyorum. Biraz anılarla dolu oldu da :) 

doğum günü masası nasıl hazırlanır


Menüye geçmeden önce benim için 13.Ekim'de hazırladığım en güzel sürpriz akşam yemeği masası olduğunu belirteyim. Çocukların da desteğiyle ortaya güzel bir masa çıktı bence, ne dersiniz? 

Sürpriz doğum günü yemeği menüsünde neler var hep beraber bakalım. 

Yoğurtlu Salata

Havuç tarator

Zeytin yağlı kereviz (eşinin doğum gününde kereviz yapmayan da ne bileyim) (çok sever de)

ve önceki akşamdan kalanlar :)

Yoğurtlu salatayı ilk defa yaptım ve çok beğenildi. 

Yoğurtlu salata nasıl yapılır:

2-3 adet salatalık küçük küçük doğranır. 4-5 adet kornişon turşu yine küçük küçük doğranır. 1 kutu haşlanmış mısır süzülerek karışıma eklenir. Süzme yoğurt ve günlük kullandığımız yoğurt ile homojen bir karışım olana kadar karıştırılır. Ben salatama tuz eklemedim, turşu zaten tuzlu oluyor. Servis kaselerine alıp üzerini kuru nane ile süsledim. Bade de eşim de çok beğendi.

doğum günü menüsü


Gelelim günün bizim için unutulmaz anısına...

Kemal Sunal'ın efsane filmlerinden ''Kılıbık'' hatırlayanlar var mı? Mutlaka izlemişsinizdir. Bu filmde Kemal Sunal iş bulamayınca eşi Nevra Serezli bir işe giriyor ve oldukça yoğun çalışıyor. Kemal Sunal, eşine evlilik yıl dönümlerinde sürpriz bir masa hazırlıyor heyecanla ancak gelen giden yok! Toplantısı iyice uzayan Nevra Serezli stresli... Kemal Sunal masadaki mumları söndürerek koltukta uyuya kalıyor... 

hint panjuru nasıl yapılır


Şimdi konunun bizimle alakasına gelelim....

Sevgili eşim kendi doğum gününde bizlere ve özellikle de bana sürpriz yapmak için daha önce beraber boyadığımız ve ayna takılması için sipariş verdiğimiz hint panjurumuzu almaya gitmiş, üstüne bir de trafiğe kalınca çocuklar da ben de açlıktan bayılacak hale geldik. Masamızı bozmadan çocukları yedirdim de karınları doydu yavrucakların :) 

Eşim geldiğinde ''bugün senin doğum günün sürprizleri sen değil, biz yapacağız'' desem de fedakarlığından dolayı hepimiz çok memnun olduk. 





15 Ekim 2020 Perşembe

oversize büyük beden midir?

Eşimin doğum günü öncesi hediyesini titizlikle seçmeye çalışır, her ikimize de uygun olmasını tercih ederim. Yani onu aldığım hediye hem onun için hem de benim için kullanışlı ve bir anlam ifade ediyor olmasını isterim. Biz ikimizde takım giyinmeyi hatta çocuklarla takım halinde giymeyi çok seviyoruz ve sıklıkla tercih ediyoruz. 


Bu yıl 39 yaşına girecek olan eşime ve kendime eşofman takımı aldım. Hafta sonları yürüyüşlerde kullanırız diye rahat bir model seçtim. Aslında renklerin canlılığı, takımın kalitesi çok iyi olduğundan hafta sonu gezmelerinde de keyifle giyeriz. Rahat edelim diye "oversize" bir model seçtim. İnstagram sayfasında ürünlere bayıldığım @gothamtr siparişlerim tam zamanında geldi ve renkler göründüğünden de güzel çıktı. 

Pazar günü çocuklarla parka gittiğimizde Badem kızımın çektiği fotoğrafları sizlerle de paylaşıyorum, özellikle herhangi bir filtre ya da düzeleme uygulaması kullanmadım, bilginize... 

oversize takımlar



Peki nedir bu oversize modası? 

Oversize demek büyük beden demek midir? 

Öncelikle oversize ve büyük beden çok karıştırılan iki kavram olduğunu söylemeliyim. Oversize, model olarak salaş, ekstra rahat ve olması gerekenden biraz daha büyük parçalar anlaşılmalı. 




Oversize parçaları kullanırken dikkat edilmesi gerekenler: 

Eğer üstünüzde oversize kullandıysanız altınız dar kalıp olmalıdır. Bizim eşofman altlarımız oversize değil mesela, dar görünen ve dar paça. İçi de polarlı olduğundan sıcacık ve yumuşacık bir eşofman altı. 

 Hem rahat hem de şık çok fazla seçeneği ile biz www.gotham.com.tr çok sevdik. Sitedeki rengarenk kombinlere göz gezdirmenizi tavsiye ediyorum.




13 Ekim 2020 Salı

bu yılın takı modası YamachiGold

Takı ve aksesuar alışverişini giyim alışverişinden daha çok sevdiğim doğrudur! Devamlı kendini yenileyen, farklı tasarımlar için kolye, yüzük, bileklik ve küpeler en sevdiğim alışveriş seçeneklerinden. Yeni ve hikayesi olan markaları, bir de kaliteli malzemeden üretilen parçaları buldum mu es geçmem mümkün değil... Geçen hafta da takı meraklısı bir arkadaşımın önerdiği YAMACHIGOLD sayfasını inceleme fırsatım oldu. 


Yamachi usta, altın üzerine çalışırken gelişen e-ticaret ile mücevher kalitesindeki işçiliğinden ödün vermeden özel tasarımlarını ilk kez gümüş olarak üretip www.yamachigold.com sitesinden satışa sunmuş. 

5 kişilik tasarım ekibi kökenlerimizden beslendiğini ancak dünya trendlerini de yakından takip ettiğini belirtiyor. 

Her sene trendlere göre yeni koleksiyonlar oluşturulurken bir yandan da klasik koleksiyonlar da  müşterilerin beğenisine sunuluyor.

6 ayda bir yenilenen koleksiyonlar dünyada trendleri belirleyen çeşitli mücevherat fuarlarında da sergileniyor.


Bu yıl trendler neymiş öğrenelim: (2020 takı modası)

80'lerin trendleri geri geliyormuş...

İsim yada harf kolyeler, bileklikler

Uzun zincirler

Madalyonlar

Mine uygulaması ön planda

Rose altından tekrar altın rengine, sarıya dönüş var...

Çoklu küpeler moda... 

Renkli taşlar her daim moda!


Takılarda kullanılan malzemeler:

Altın ve gümüş takı tasarımı ve üretimi yapan YAMACHIGOLD koleksiyonlarını hazırlarken el işçiliği, mine uygulamasına önem veriyor, zaten bu sayede de sektörde ayrıcalıklı hale geliyor. Takılarda ayrıca değerli ve yarı değerli taşlar önemli yer tutuyor.  

Trendi takip eden değil, belirleyen firma olmayı kendine misyon edinen Yamachi klasik çizgiyi, kuyumcu zanaatini, günümüzün modern çizgisini ve üretim teknolojilerini sentezlemeye özen gösteriyor. 


Türkiye'de nelerde bulunur derseniz:

Altın takı konusunda Türkiye'nin her vilayetinde toplam 500 noktada satışı varmış. Nişantaşı, Nuruosmaniye ve Kuyumcukent Avm'de kendi mağazaları bulunuyor.

Gümüş takılar ise sadece online alışverişte. yamachigold.com 


Siz benim tercihim hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir de yüzükle tamamlasam mı sizce?



Yamachi markasının kökenini de biraz araştırdığımda neler çıktı karşıma sizinle de paylaşayım: (siz de internet sitesinden inceleyebilirsiniz)

Kuyumculuk tarihinde önemli bir geçmişi olan Diyarbakır'da yetişen usta küçük yaşlarda meslek hayatına atılmış. Daha sonra ustamız İstanbul Kapalıçarşı Çuhacı Han'da doğu-batı sentezi ile kuyumculuk sektöründe yükselmeye devam etmiş...Kaliteden asla ödün vermeyen usta, çocuklarını da sanatıyla yetiştirmiş; aile şirketi ile dünyanın en önemli mücevher fuarlarına da katılarak markasını uluslararası platformlara da taşımıştır. 





22 Eylül 2020 Salı

Aşçı Anne'den Bebeklere Özel Sağlıklı Ek Gıdalar

 

Ek gıda dönemi her anne için özel bir maceradır. 6. ay bitene kadar formül süt ya da anne sütü haricinde bir besine ihtiyaç duymayan bebekler, ek gıda dönemiyle birlikte katı gıdalara geçiş yaparlar. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta geçişin oldukça yumuşak yapılması gerektiğidir. Aynı zamanda bebeklerin ayına göre yiyebileceği meyve ve sebzelere dikkat etmek, öğünleri buna göre planlamak da son derece önemlidir.

Biz biliyoruz ki, bu süreçte annelerin en çok zorlandığı şey çocuklar için yiyecek çeşitliliği oluşturmak. O halde sizler için ek gıda dönemine dair derlediğimiz Aşçı Anne’nin sağlıklı ve çok lezzetli ek gıda alternatiflerine göz atın.

Bebek Tarhanası

Haftalık olarak üretilen ve 6+ ay bebeklerinizi yiyebileceği bebek tarhanası, keçi yoğurdu ile yoğurulmaktadır. İnek sütüne alerjisi olan bebeklere iyi bir alternatiftir. Tamamen ev yapımıdır ve bebeklere uygun içerikle üretilmiştir. Şeker, nişasta, katkı maddesi, koruyucu, kabartıcı, renklendirici vs. kimyasallar içermez.



Bebek İrmiği

İrmik, bebek beslenmesinde önemli yere sahip olan gıdalardan biridir. Aşçı Anne’nin protein değeri yüksek olan buğday irmiği, bebekler tarafından kolay sindirilebilir. Meyve pürelerinde ya da muhallebilerinizde gönül rahatlığı ile kullanabilirsiniz. Ayrıca un kullandığınız her yiyecekte de bebek irmiği kullanılabilmektedir.




Bebe Bisküvisi

Bebe bisküvisi, bebeklerin en sık tükettikleri ek gıdalardan biridir. Ancak söz konusu bebekler olduğu için bebe bisküvisi seçimine çok dikkat etmelisiniz. Piyasada satılan paketli ve bol miktarda kimyasal içeren bebe bisküvilerinin yerine sağlıklı ve doğal Aşçı Anne Bebe Bisküvisini tercih etmenizi tavsiye ederiz. Aşçı Anne Bebe Bisküvisi’nin en önemli özellikleri tereyağ ve zeytinyağ dışında herhangi bir yağ içermemesi, tam tahıllı unlarla üretilmesi, lif oranın yüksek olması, şeker ve tatlandırıcı içermemesi ve taze olarak üretilmesidir.




Pekmez Çeşitleri

Piyasada satılan ve yüksek oranlı şeker içerek pekmezler yerine doğal ve katkı maddesiz pekmezleri tercih etmelisiniz. Aşçı Anne de sizlere hem bebekler hem de yetişkinler için sağlıklı pekmez çeşitlerini sunuyor. Dut ve üzüm pekmezlerini Ascianne.com’da inceleyebilir ve satın alabilirsiniz.



Makarna Çeşitleri

Makarna, çocukların en çok sevdiği yiyeceklerden biridir. Ek gıda döneminde de 8 ay ve üzeri bebeklere makarna verebilirsiniz. Tabi makarna seçiminde de ince eleyip sık dokumalısınız. Bu nedenle mutlaka Aşçı Anne’nin ascianne.com/makarna kategorisini incelemenizi tavsiye ederiz. Ev yapımı makarna kategorisinde bal kabaklı, havuçlu, süt alerjik, kerevizli, pancarlı, ıspanaklı ve daha birçok çeşit sağlıklı makarna çeşidi sizleri bekliyor.




Bakliyat Çeşitleri

Bulgur, kırmızı mercimek, yeşil mercimek, kuru fasulye, nohut, pirinç gibi bakliyatlar da Aşçı Anne’de bulabileceğiniz sağlıklı ek gıda çeşitlerindendir. Bakliyat ürünlerini sadece bebekleriniz değil, siz de tüketebilirsiniz.

Yukarıdaki ürünler dışında tahin, keçiboynuzu özü, tan siyez unu, tam yulaf unu, tuzsuz kapya biber salçası, karabuğday unu, buğday rüşeymi gibi ek besinleri de Ascianne.com’da inceleyebilir ve satın alabilirsiniz.

okula tertemiz bir başlangıç

 Unilever ev ve çamaşır bakım ürünleri, çocuklarını ve evlerini yeni okul dönemine hazırlayan ebeveynlerin işini kolaylaştırmaya devam ederken, yeni eğitim ve öğretim yılına tertemiz bir başlangıç imkanı da sunuyor.

Ayrıca Cif, Domestos, OMO, Rinso ve Yumoş bu yıl da daha çok çocuğun okul ihtiyaçlarını karşılamak için İhtiyaç Haritası’na destek veriyor; bu yıl lanse edilen Vim de bu desteğe katılıyor.





Tüm dünyayı etkisi altına alan Korona virüs salgını nedeniyle sağlığımız için hijyen ve temizliğe ekstra dikkat ettiğimiz bu günlerde, çocuklar da uzaktan da olsa eğitimlerini sürdürüyor. Ebeveynlerin önünde yeni okul dönemine hazırlık ve okula tertemiz bir başlangıç için uzun bir iş listesi var. Unilever Ev Bakım kategorisi; okula başlangıç döneminde hem ürünleri ile evlerimizin temizliği ve hijyeni için çalışıyor, hem de daha çok çocuğun yeni eğitim ve öğretim yılını okul ihtiyaçları tamamlanmış olarak sürdürebilmesi geçtiğimiz son iki yılda olduğu gibi bu yıl da İhtiyaç Haritası ile iş birliği yaparak çocukların okul ihtiyaçlarının karşılanmasına destek oluyor.


Unilever Ev Bakım Kategorisinden İhtiyaç Haritası’na Anlamlı Destek

Mutfaktan banyoya kadar tüm eve temizlik getiren CifDomestos ve Vim ile çamaşırlarda mükemmel temizlik ve yumuşaklık sunan OMORinso ve Yumoş,son iki yıldır yaptığı bağışlar ile Türkiye’nin dört bir yanından yaklaşık 4000 öğrencinin okul ihtiyaçlarını karşıladı. Unilever Ev Bakım Kategorisi markaları, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu yıl da İhtiyaç Haritası’na destek vermeye devam ediyor.

4 Eylül 2020 Cuma

ayak kemiğimi çatlattım

 Allah beterinden korusun, bu yaz ayak kemiğimi çatlattım. Evde ufak bir kaza yaşadım ve doğruca doktora gittik, film çekildi derken teşhis kondu: 5. tarak kemiğim çatlamış!

29.Haziran.2020 Pazartesi sabahı gelişen olaylar şöyle yaşandı: 

Çocuklarla kahvaltı yaptık, onlar devam ediyordu, ben de çamaşırları renklerine göre ayırayım bu arada dedim. Banyodan çamaşır makinesinin önüne doğru geçerken ayağım takıldı! Sağ ayağım havada birkaç tur attı sanki! Bileğim döndü, döndü, döndü... Veeeee duvarlara tutunarak, yere düşmeden ayağımı yere basıverdim... Ters basmış olacağım ki tarak kemiğim çatlamış! Düşmemek için de ağırlığımı sanırım o tarafa yüklemişim...

Neyse ki buzdolabı olay mahalline çok uzak değildi. Hemen dolaptan soğuk kompres buzlarını aldım, ayak bileğime koydum. Ağlayarak eşimi aradım çünkü 10-15 dakika geçmesine rağmen ağrı dinmiyor ve ayağımı kıpırdatamıyordum. Olaydan sonra neredeyse 1 saat geçmişti ki hastanedeydik. Daha önceden deneyimlediğimiz ortopedi doktorumuz bizi film çektirmeye gönderdi.

Filmle beraber bir de elle muayene yaparak teşhis kondu: 5. tarak kemiğim çatlamış!


Ağrı kesici (3 gün kullanılacak), ağrı kesici krem (1 hafta kullanılacak) ve atel ile hastaneden ayrıldık. 

Doktor bey en az 1 ay boyunca gün içinde atel kullanmamı, buz komprese devam etmemi söyledi. Fazla ayakta kalmayacak ve ayağımı uzanırken yukarı tutacakmışım. Doktorumun sözünü dinledim. Kemik suyu, paça çorbaları içtim. Doktor 1 ay dedi ama ben 40 gün boyunca ateli kullandım.



Bugün ise 4.09.2020 

Ancak ayağımdaki ağrılar devam ediyor... İki aydan fazla zaman geçmesine rağmen devam eden ağrılar nedeniyle tekrar doktoruma gittim. Muayene etmeden direk filme yönlendirdi. Film sonuçlarına göre tarak kemiğimde ince bir çatlak hala görünüyor!!!!

45 gün daha beklememi, geçmezse tekrar gelmemi söyledi...

Bazı çatlaklar zor iyileşiyormuş, büyük bir çatlakmış vs...

Acaba eksik tedavi mi oldu, ben kendimi yeterince koruyamadım mı aklıma bir sürü şey geldi...

Olayın başında demişlerdi zaten: ÇATLAK KIRIKTAN BETERDİR, DİKKAT ET!

Ne kadar korumaya çalışsam da süreç maalesef uzadı.

Var mı konuyla ilgili fikriniz?

Belki benim durumumda olanlara da bir ışık olur, İnternet günlüğümde dursun bu anım da...

Sağlıklı günler...





3 Eylül 2020 Perşembe

online alışveriş candır

 Pandemi süreci henüz bitmedi tabi ama bizden aldıkları ve bize kattıkları oluyor ve olmaya da devam edecek. Kimileri ders almamız gerektiğini söylüyor, kimileri de bundan sonra bu şekilde devam edecek diyor... Türlü türlü senaryolar var. Benden, bizden alıp gittiklerini bir kenara koyalım da kattıklarından biraz bahsedelim ne dersiniz? Ben bu süreçte online alışveriş ile bağlarımı kuvvetlendirdim. 



Aslında mecburen öyle oldu. Markete gitmeyi bırakın camdan kafamı uzatmaya korktuğumuz zamanlar yaşadık. İşte o dönemlerde gerek market gerek diğer ihtiyaçlar için online siparişler verdim. 

Geçenlerde komşumla telefonda konuşuyoruz. Kızı yeni doğum yapmıştı. Eşi mecburen işe gidiyor tabi. Anneanne olarak da yaş sınırına takılmış, dışarı çıkamıyor, kızına destek olmaya gidemiyor... Yeni annemiz ''Bebek maması internetten satın alınır'' diyerek bebeğinin ve kendisinin ihtiyaçlarını internet sitelerinden temin ediyormuş. Ki bence de doğru bir hareket! Üstelik seri no ile ürün teyidi de yapılabiliyor... Bebek maması, bebek bezi, ıslak mendil, pişik kremleri vs hacim olarak büyük olabiliyor. Ürünleri taşımak hele de bir minik annesi iseniz çok daha zor olur. Hatta bebeği emanet edip markete gitme şansınız yoksa online alışveriş candır...

Online alışverişlerde dikkat edilmesi gerekenler arasında gelen ürünlerin son kullanma tarihi, kargo paketlemesi ve hızlı kargo edilmesi bulunuyor. Güvendiğiniz sitelerden de neden bebek maması alışverişi yapılmasın ki?


20 Ağustos 2020 Perşembe

yeni eve yeni odaya ilk tuval

 Bizi instagram sayfamızdan takip edenler bilir; karantina sürecinde Bade ile bol bol tuval boyadık. Tuval hakkında ve boyama ile ilgili hiç mi hiç bilgim yoktu benim, acemi bir halde başladım. Bade benden daha tecrübeli idi tabi ki okulda akrilik boya ile taş boyama ve maske boyama yapmıştı. 

Tuval boyama

Tuval boyama hakkında birkaç video izleyerek işe koyulduk. Önce boyalarımızı değiştirmemiz gerekiyormuş, bunu çok sonra fark ettik. Okulda kullandığı tüp akrilik boyalar ve sonrasında küçük kavanozlarda kırtasiyeden alınan boyalar ile çalıştık. Aslında tuvalin kalitesinden çok boyanın kalitesi çok önemliymiş... Birkaç eser ortaya çıkarınca fark ettim ki izlediğim videolardaki parlak olmuyor bizim tuvaller... Tabi moralimizi bozmadık ama hevesimiz kaçtı maalesef...


Bir süre ara verince tuvallere yakınımızdaki kırtasiye eminim merak etmiştir bizi :) İyi bir müşteri olmuştuk onlar için :))

Erzincan'a gittiğimizde Bade kuzeni ile tuval boyama yapmaya başladığında artık emin olmuştum! Boya kaliteli marka olacak!

Badeciğim kuzeni ile birlikte odası için hemen bir tuval boyamaya başladı.Lila tonlarını kullandı. Bant tekniği ile harika geometrik şekiller ortaya çıkardılar. 

bademlebuduk

Şimdi bu tuvali ve renklerini gördükten sonra bizim daha önce boyadıklarımız gözümde biraz şey gözüküyor :) Anladınız siz...

Nasıl olmuş Bade'nin  son eseri???



19 Ağustos 2020 Çarşamba

Acemoğlu Geçidi Erzincan

 Fırat nehri Doğu Anadolu bölgesinde çok alanda bulunsa da Acemoğlu Geçidi civar halkı için de önemli bir nokta. Yoğun kar yağışı alan bölgede kış aylarında tehlike arz etse de yüz yıllardır geçiş yolu kullanılıyor Acemoğlu.


Biz de Kemah’a giderken bu özel geçitte bir fotoğraf molası verdik. Karanlık Kanyon’un bir ön gösterimi gibi de olduğunu söyleyebilirim. Hemen yanında da şehitlik bulunuyor. Fatihalarımızı da okuduktan sonra yolumuza devam ettik. 


Şöyle de güzel bir anlatıma denk geldim internet üzerinde 

“ Bir çok insanın hayatının son bulduğu Acemoğlu geçidi dondurucu soğuğa yenik düştü. Kocaman bir tepenin tam ortasından, sanki Hz.Ali'nin Zülfikar'ıyla ikiye bölünmüşçesine azametli bir Acemoğlu kanyonunun koynundan akan, nehrin dudakları üzerine bir dantelâ gibi işlenmiş, ismi bile kendi kadar tarih olan bir taş köprü.  “



Gezilecek görülecek öyle yerler var ki güzel memleketimizde... Ne gezmekle ne anlatmakla bitecek gibi değil...